Üç Ayların Ma’nâ Ve Önemi
Yarın mübârek üç ayların ilki olan Receb-i şerîfin birinci günüdür. Bu gece de, Recebü’l-ferd ayının ilk gecesidir. Yanî mübârek gün ve gecelerin çok kesîf olarak bulunduğu büyük bir manevî atmosfere giriyoruz.
Bilindiği üzere, bazı mekânlar emsâlinden çok daha mukaddes, bazı insanlar akrânından çok daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir.
Halkımız arasında “üç aylar” diye anılan “Recebü’l-ferd”, “Şa’bânü’l-muazzam” ve “Ramazânü’l-mübârek” aylarının, İslam dininde özel yerleri vardır. Bunlardan birincisi olan Receb, “Allahü teâlânın ayı”; ikncisi olan Şa’ban, “Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı”; Ramazân-ı şerif de “ümmet-i Muhammed’in ayı” olarak bilinmektedir.
Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli ve şefkatli olduğu, çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç… gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kulların çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve aylar birer sebep kılınmıştır.
İnsan, yüce Yaratıcı tarafından bu dünyaya “eşref-i mahlûkât” olarak gönderilmekle beraber, bunun yanında imtihâna da tâbi tutulmuştur. Âdem oğlu, mahlûklar, yaratılanlar içinde en mümtâz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp yükselmelere ve alçalmalara müsâit kılınan bir varlıktır.
İşte “üç aylar” ve bu aylardaki mübârek gün ve geceler; yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler.
Mübârek aylar, günler ve geceler aslında bizler için çok büyük birer fırsattır. Günahkâr ve yaratılış gâyesini unutan insanlara, kerem ve ihsân sâhibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer iyi değerlendirilebilirse çok büyük kazançlara vesile olan zamanlardır.
Bu aylarda, gün ve gecelerde içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize karşı, nefsimizi muhâsebeye çekmeli, O’nun bizim dünyâ ve âhiret hayâtımızı Cennet’e çevirmek için gönderdiği İslâma tâm teslim olup olmadığımızı gözden geçirmeli, hiç vakit geçirmeden İslâmın rahmet, bereket, mağfiret, fazilet ve hayât bahşeden çeşmesinden kana kana nasip almak için bu ayları, günleri başlangıç yapmalıyız.
Üç ayların ilki olan Receb-i şerîf ayı, dünyâya gönderilen ilk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselam’dan beri kıymetli olup içerisinde mübârek “Regâib” ve “Mi’râc” kandillerini ihtivâ etmektedir. “Berât” kandilinin bulunduğu Şa’ban ayı, Receb ile Ramazan ayları arasında bir köprü mesâbesindedir.
Nasıl ki Cuma günü günlerin efendisi ise, dört gözle beklenen, Ramazan ayı da ayların sultânıdır.
İYİ İŞ VE İBADET YAPANLAR
Üç ayların üçüncüsü, kameri ayların ise dokuzuncusu olan Ramazan ayı çok kıymetli ve şereflidir. Ramazan ayında yapılan bütün nâfile ibâdetlere verilen sevâp, başka aylarda yapılan farz ibâdetlere verilen sevâp gibidir. Bu ayda iyi iş ve ibâdet yapabilenlere, bütün sene boyunca da bu işleri yapmak nasip olur. İçerisinde Kur’an-ı kerimin vahyedilmeğe başladığı “Kadir gecesi” bu ay içindedir ki, o gecenin bin aydan hayırlı olduğu bizzât Allahü teâlâ tarafından beyân buyurulmuştur. Kur’ân-ı kerim, Resûlullah Efendimize o gece gelmeye başlamıştır. Kur’ân-ı kerimde medhedilen en kıymetli gecedir.
İşte bu üç ayı, bilhâssa Ramazân-ı şerîf ayını birer ganimet bilip, güzel hâzırlanarak bu fırsatları iyi değerlendirmeye çalışmalıyız. Bu aylarda, bütün mâlî ve bedenî ibâdetleri yapma hususunda büyük çabalar harcamalıyız.
İCTİMÂÎ YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Böyle ayların cemiyet hayatımızda da çok özel yerleri vardır. Bu aylardaki mübârek gün ve gecelerde çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar grup grup camilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler. Bütün müslümanlar birbirlerinin gecelerini tebrik ederler, daha sonra âile büyükleri, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Böyle gün ve geceler sevgi ve saygının artmasına vesile olur.
Yine bu aylardaki güzel âdetlerimizden biri de; yetîmler, fakîrler, garîpler ve çocukların sevindirilmeleri, yardıma muhtâç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimâî yardımlaşma ve dayanışmanın tezâhür etmesidir.
Biraz düşünülecek olursa, sene içerisindeki iki dînî bayramımızdan Ramazan bayramında fakirlere sadaka-ı fıtır verilmesi, kurban bayramında ise, akrabâya ve komşulara kurbân etinden dağıtılması ne kadar hikmetlidir.
Allahü teâlâ, necip milletimizin ve bütün müslümânların sıhhat ve âfiyet içerisinde nice mübârek gün, gece ve aylara kavuşmalarını nasip buyursun.