Salı, Ocak 14, 2025
Gazete Makaleleri

Son Peygamber Muhammed Aleyhisselâmın Bazı Fazîletleri – 1

İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, saâdetlerin başı, Muhammed aleyhisselâmı tanımak, sevmek, O’na îmân etmek, tâbi’ ve teslîm olmaktır. İşte bugünkü ve inşâallah yarınki makâlemizde O’nun bazı fazîletlerini, üstünlüklerini ele almak istiyoruz. Ama tabîî  ki bu konuyu 2 makaleye sığdırmak mümkün değildir. Onun için ileride tekrar bu konuya temâs etmeyi arzû ediyoruz.

Resûlullah Efendimizin üstünlüklerini bildiren yüzlerce kitap yazılmıştır. Bu makâlemizde, “Mevâhib-i Ledünniyye” ve “Mir’ât-ı Kâinât” kitaplarından özetliyerek, onun üstünlüklerinden bir kısmını, kısaca bildirmeye çalışacağız:

1- Mahlûklar içinde ilk olarak Muhammed aleyhisselâmın rûhu yaratılmıştır.

2- a) Allahü teâlâ, O’nun ismini Arş’a, Cennet’lere ve yedi kat göklere yazmıştır.

    b) Allahü teâlâ, kelime-i şehâdette, ezânda, ikâmette ve namazdaki teşehhüdde O’nun ismini kendi isminin yanına koymuştur. Yine birçok duâlarda, bazı ibâdetlerde ve hutbelerde, nasîhat yaparken, sıkıntılı zamanlarda, kabirde, mahşerde, Cennet’te ve her mahlûkun lisânında, yüce Allah’ın isminin yanında O’nun ismi de zikredilmektedir.

    c) Âdem aleyhisselâm zamanında, namaz için okunan ezânda da, Muhammed aleyhisselâmın ismi söylenirdi.

    d)  Muhammed aleyhisselâmın ismini söylemekten başka vazîfesi olmıyan melekler vardır.

3- Meleklerin Âdem aleyhisselâma karşı secde etmelerinin emrolunması, alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru bulunduğu içindi.

4- a) Âyet-i kerîmede de geçtiği üzere, Allahü teâlâ ve melekler, Ona salât ve selâm etmektedir.

    b) Ona, ömürlerinde bir kere salât ve selâm okumaları, ümmetine de farz oldu.

    c) Müslümanların namazda otururken, “Es-selâmü aleyke eyyühen-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh” okuyarak, Muhammed aleyhisselâma selâm vermeleri emrolundu.

     Namazda, başka herhangi bir Peygambere ve herhangi bir meleğe karşı böyle söylemek câiz olmadı.

5- Hadîs-i kudsîde, “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım” buyurulmuştur.

6- Bütün varlıklara rahmeti, faydası yayılmıştır. Mü’minlere faydası meydândadır. Ona îman etmiyenlere ise, O’nun âlemlere rahmet olması sebebiyle, bu dünyâda azâb yapılmadı, cezâları öteki âleme, âhirete tehîr olundu. Halbuki başka Peygamberlerin zamanlarındaki kâfirlere, dünyâda çeşitli azâblar yapılır, yok edilirlerdi.

Birgün Sevgili Peygamberimiz, Cebrâîl aleyhisselâma, “Allahü teâlâ, benim âlemlere rahmet olduğumu bildirdi. Benim rahmetimden sana da nasip oldu mu?” diye sordu.

Cebrâîl de, “Allah’ın azameti, büyüklüğü karşısında, sonumun nasıl olacağından hep  dehşet, korku içindeydim. “Emîn” olduğumu bildiren âyetleri [Tekvîr sûresindeki 20 ve 21. âyetleri] getirince, bu medhile müdhiş korkudan kurtuldum, emîn oldum. Bundan büyük rahmet olur mu?” dedi.

7- Allahü teâlâ, başka Peygamberleri belli bir zamanda, belli bir memlekette Peygamber yaptı. Muhammed aleyhisselâmı ise, kıyâmete kadar, yer yüzündeki bütün insanlara ve cinne Peygamber olarak göndermiştir.

Onun “Resûlüs-sekaleyn” yanî insanların ve cinnîlerin Peygamberi olduğu ittifâklıdır.

Bütün meleklerin, hayvanların, nebâtların ve cansızların da, kısaca bütün mahlûkların da Peygamberi olduğunu bildiren âlimler vardır.

8- Allahü teâlâya, Muhammed aleyhisselâm ile, yemîn vermek câiz olup, başka Peygamberlerle ve meleklerle câiz değildir.

9-  a) Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın râzı olmasını istemiştir. Allahü teâlâ, O râzı oluncaya kadar istediğini vereceğini beyân etmiştir. Bu husûs, Duhâ sûresinde bildirilmiştir.

      b) “Rabbin, Sana, râzı oluncaya kadar, [Sen, yeter deyinceye kadar] her dilediğini verecek” meâlindeki Duhâ sûresinin 5. âyet-i kerimesi, Allahü teâlânın, Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, ahkâm-ı İslâmiyyeyi, düşmânlarına karşı yardım ve galebe, ümmetine fetihler ve zaferler, kıyâmette her türlü şefâat ve tecellîler ihsân edeceğini vaat etmektedir.

Bu âyet-i kerime nâzil olduğu [indiği] zaman, Cebrâîl aleyhisselâma bakarak, “Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına râzı olmam” buyurdu.

10- a) Tevrât, İncîl ve Zebûr’da Muhammed aleyhisselâm, dört Halîfesi, Eshâbı ve ümmetinden bazıları, güzel sıfatlarla bildirilmiş ve medholunmuşlardır.

       b) Allahü teâlâ, kendinin “Mahmûd” isminden Muhammed kelimesini çıkararak Habîb’ine isim koymuştur.

       c) Yine Allahü teâlâ, kendi isimlerinden “Raûf” ve “Rahîm” isimlerini Habîbine de vermiştir.

11- Muhammed aleyhisselâmın hadîs-i şerîflerini okumak ibâdettir. Okuyana sevâp verilir.

Hadîs-i şerîf okumak için abdest almak, temiz elbise giymek, güzel koku sürünmek [İmâm Mâlik (rahimehullah) bunları yapardı], hadîs-i şerîf kitâbını yüksek bir yere koymak, okuyanın dışarıdan gelenler için ayağa kalkmaması ve dinliyenlerin birbirleriyle konuşmamaları müstehabdır.

Hadîs-i şerîfleri devâmlı okuyanların yüzleri nûrlu, parlak ve güzel olur.

Kur’ân-ı kerîm okurken de, bu edebleri gözetmek lâzımdır.