Kurban Bayramını Uğurlarken
11 Şubat Salı günü başlayan Kurban Bayramı, bugün nihayete ermektedir. Bu münasebetle biz bu makalemizde bir nebze kurbandan, biraz da bayramdan bahsetmek istiyoruz. Şunu hemen yazımızın başında ifade edelim ki, kurban ibadeti, dünyaya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hz.Adem’den beri bilinen ve yapılan bir ibadettir. Nitekim son ilahi kitap olan Kur’an-ı kerimde Hac suresinin 34. ayet-i kerimesinde mealen şöyle buyurulmaktadır: “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık…” Yine Hac suresinin 36-37. ayetlerinde umumi olarak kurban ibadeti zikrolunmaktadır.
Maide suresinin 27. ayet-i kerimesinde, Adem aleyhisselamın 2 oğlunun kestikleri kurbandan bahsedilmektedir.
Sâffât suresinin 102-107. ayetlerinde Hz. İbrahim aleyhisselam’ın kestiği kurban anlatılmaktadır.
Bakara suresinin 67-71. ayetlerinde Hz.Musa zamanında, İsrailoğulları’nın kesmeleri emrolunan hayvan beyan buyurulmaktadır.
Bakara 196, Maide 2, 95, 97, Fetih 25’de ise hacda kesilecek kurbanlar mevzu-ı bahs edilmiştir.
Maide 103’te adak kurbanı, Kevser suresinin 2. ayet-i kerimesinde ise, Peygamber efendimize farz olan, fakat (Hanefi mezhebine göre) ümmetinden zengin olanlara vacip kılınan, (Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise sünnet-i müekkede olan) kurban beyan buyurulmaktadır.
Kurban hakkında, mukaddes kitabımız Kur’an-ı kerimdeki bu bilgilerden başka, Peygamber efendimizin de birçok hadis-i şerifleri, kıymetli açıklamaları mevcuttur.
İslam alimleri de, gerek konuyla alakalı hadis şerhlerinde, gerek fıkıh kitaplarında kurban hakkında çok değerli bilgiler vermişlerdir. 14 asırdan beri kurbanla mükellef olan bütün müslümanlar da bu ibadeti yapagelmişlerdir. Konunun uzmanı olmayan ve ehliyetsiz kimselerin, zaman zaman, radyo ve televizyonlarda bu mevzu ile alakalı olarak söyledikleri, kitap, dergi ve gazetelerde yazdıkları, nakle ve akl-ı selime uymayan, indi söz ve yazılarına itibar edilmemelidir.
Kurbanla ilgili bu kısa mukaddimeden sonra, genel olarak bayram ve özel olarak da kurban bayramıyla alakalı özet bilgiler vermek istiyoruz.
Burada hemen şunu ifade edelim ki, Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz, oruç, sadaka-ı fıtır, kurban gibi muhtelif bedeni ve mali ibadetleri kabul edeceğini bildirmiştir. Aslında kulların çok ibadet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve aylar birer sebep kılınmıştır.
Bilindiği üzere, bazı mekanlar emsaline göre daha mukaddes, bazı insanlar akranına nisbetle daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha kudsi, mukaddes ve mübarektir.
3 gün evvel, Allahü tealanın, ümmet-i Muhammed’e ihsan buyurduğu iki dini bayramdan ikincisi olan Kurban Bayramını idrak ettik. Sevgili Peygamberimiz:
“Ramazan bayramı, Kurban bayramı ve teşrik günleri, biz ehl-i İslamın bayramıdır; bugünler yeme ve içme günleridir” ve “Ramazan bayramında namaz ve sadaka-i fıtır, Kurban bayramında ise, namaz ve kurban vardır” buyurmuşlardır.
Her yıl, Ramazan ayında ve arefe gününde müslümanların günahları afv edildiği için sevinirler, sürurları avdet eder, tekrar gelir, bundan dolayı “îd” denilmiştir ki, arapça olan bu kelime türkçede bayram demektir.
Şüphe yok ki, bayramların cemiyet hayatımızda çok özel bir yeri vardır. Çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar grup grup camilere doluşurlar, büyük bir huşu içerisinde namazlarını eda ederler. Bayram namazından sonra bütün müslümanlar birbirlerinin bayramlarını tebrik ederler, daha sonra aile büyükleri, eş-dost, akraba ve komşuları ziyaret ederek, büyüklerin ellerini öpüp dualarını alırlar. Bayramlar sevgi ve saygının artmasına vesile olur. Yine dini bayramlarımızdaki güzel adetlerimizden biri de, yetimler, fakirler, garipler ve çocukların sevindirilmesi, yardıma muhtaç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimai yardımlaşma ve dayanışmanın tezahür etmesidir. Ramazan bayramında fakirlere sadaka-ı fıtır verilmesi, kurban bayramında ise, akrabaya ve komşulara kurban etinden dağıtılması ne kadar hikmetlidir.
Dini bayramlar, milletimizin birlik ve beraberliğine ve dargınların, küskünlerin barışmasına vesile olduğu gibi, ölülerimizin bile sevinmelerine sebep olmaktadır. Çünkü kabirler ziyaret edilmekte, ruhlarına Fatiha-i şerife, diğer sure ve dualar gönderilmektedir. Bütün dünyada din ve diyanetlerini, ırz ve namuslarını, vatan ve memleketlerini, can ve mallarını müdafaa ederken şehid düşen, bu bayrama yetişemeyen müslümanlar da unutulmamakta, onlar için de Kur’an-ı kerim okunup ruhlarına gönderilmektedir. Bayram gün ve geceleri mübarek zamanlardan olduğu için, gazi, mecruh olan, dul ve yetim kalan çocuk, genç ve ihtiyar bütün müslümanlara da dua edilmektedir.
Cenab-ı Hak, milletçe, sıhhat ve afiyet içerisinde, daha nice bayramlara kavuştursun.