Hazret-İ İsâ Haça Gerilmemiştir
Bundan önceki makalemizde de ifade ettiğimiz gibi, Allahü teala bir mucize olarak Hz. İsa’yı babasız olarak Hz. Meryem’den dünyaya getirdi. Roma imparatorunun Şam vâlisi, Hz. İsa babasız doğduğu için onu ve annesini öldürmek istedi. Bunun üzerine annesi onu alarak Mısır’a götürdü. Hz. Îsâ on iki yaşına gelinceye kadar Mısır’da kaldılar. Sonra tekrar Kudüs’e gelerek Nâsıra şehrine yerleştiler. Hz. İsa otuz yaşına girince, Hak teâlâ tarafından peygamber olduğu bildirildi. Peygamberlik emri bildirilince, hemen tebliğe başladı. İnsanların Allahü teâlâya inanmalarını ve O’nun emirlerini yapıp yasaklarından sakınmalarını ve isyânda bulunmamalarını istedi. İsrâiloğulları bu dâveti kabul etmediler. Îsâ (a.s.), diğer peygamberler gibi peygamberliği îcâbı, inanmayanlara mûcizeler gösterdi.
Mûcizeleri başlıca dokuz kısma ayrılabilir:
- Beşikteyken konuştu.
- Ölüleri diriltti. Bilhassa dört ölüyü diriltmesi meşhurdur. Bunlar Sam bin Nûh, Şeddad bin Âd, Mâsân bin Mâlân ve Benî İsrâil’den bir çocuktur.
- Anadan doğma kör olanların sağlamlar gibi görmesini sağlar, bir cilt hastalığı olan baras illetini iyi ederdi. Eliyle hastaya dokunduğunda iyi olurdu. Eliyle mesh etmek sûretiyle hastaları tedâvi ettiği için kendisine Îsâ-i Mesih dendi. (Mâide sûresi: 110)
- Âl-i İmrân sûresinin 49. âyetinde bildirildiği gibi kavminin yedikleri veya yemek üzere sakladıkları şeyleri haber verdi.
- Mâide sûresinin 110. âyetinde bildirildiği gibi çamurdan kuş yapıp üzerine üfleyince, Allahü teala’nın izniyle canlanıp kuş oldu.
- Yine Mâide sûresinin 114. âyetinde bildirildiği üzere Havârîler, içinde yiyecek bulunan bir sofranın indirilmesini teklif ettiler. Hz. Îsâ ellerini kaldırıp duâ edince, ekmeği ve eti bulunan bir sofra indi.
- Îsâ (a.s.) uykudayken yanında her konuşulanı ve yapılanı bilirdi.
- Ne zaman istese ellerini göğe kaldırıp duâ edince o anda yemek ve meyveler önüne gelirdi.
- Îsâ (a.s.) Benî İsrâil’in, uzak olduğu hâlde sözlerini ve gizli sırlarını bilirdi.
Îsâ (a.s.), Allahü teala’nın dinini yaymakta var gücüyle gayret göstermesine rağmen, pek az kişi inandı. İsrâiloğulları ona îmân etmedikleri gibi, dâvetine karşı çıktılar ve günden güne hırçınlaştılar. Îsâ (a.s.)’ın yumuşaklığını görerek inanmadılar. Hattâ daha da ileri giderek Hz. Îsâ’yı öldürmeye teşebbüs ettiler. Bunun üzerine Hz. Îsâ, kendisine îmân edenler arasından seçtiği havârî adı verilen on iki kişiden Allahü teâlâya îmân ve ibâdet edeceklerine ve kendisine yardımcı olacaklarına dâir söz aldı.
Yahûdîlerden bir topluluk, Îsâ (a.s.) ve annesi Hz. Meryem’e dil uzattılar. Îsâ (a.s.) bunu duyunca, onlar hakkında bedduâda bulundu. Allahü teâlâ bu duâyı kabul edip, Hz. Îsâ’ya ve annesine dil uzatanları maymun ve domuza çevirdi. Bu durumu gören Yahûdîler, hâdiseyi aralarında görüştüler. Hepsi Hz. Îsâ’yı öldürmek üzere anlaştılar. Hz. Îsâ’yı aramaya başladılar. Roma İmparatoru’nun Kudüs Vâlisi Jones Pilot’u kandırıp, Îsâ (a.s.)’ın Roma İmparatorluğu aleyhinde bulunduğuna ve Filistin’de yeni bir hükûmet kurmaya çalıştığına inandırdılar. Hz. Îsâ, son defâ olarak Havârîleri ile bir gece gizlice sohbet etti ve onlara “Horoz ötmeden (yâni sabah olmadan) sizin biriniz beni inkâr edecek ve pek az paraya satacaktır” dedi. Hakîkaten Yehûda isimli Havârî, sabah olmadan Yahûdîlerden bir miktar para alıp, Hz. Îsâ’nın yerini haber verdi.
Îsâ (a.s.)’ı yakalamak için Yahûdîlerle berâber eve girince, Allahü teâlâ, Yehûdâ’yı Îsâ (a.s.)’a benzetti. Yahûdîler de onu, Îsâ (a.s.) diye yakaladılar ve haça (çarmıha) gerip asarak öldürdüler. Allahü teâlâ, Îsâ (a.s.)’ı göğe kaldırdı. Îsâ (a.s.) bu sırada otuz üç yaşındaydı. Îsâ (a.s.) göğe çıkarıldıktan kırk sene sonra, Romalılar Kudüs’e hücum etti. Yahûdîlerin çoğunu öldürüp, bir kısmını esir ettiler. Şehri yağmaladılar. Kitaplarını yaktılar. Îsâ (a.s.)’a yaptıklarının cezâsı olarak, hakîr ve zelîl oldular.
Demek ki, Allahü teâlâ, Îsâ (a.s.)’ı da 33 yaşında iken, İdris (a.s.) gibi göğe kaldırdı. İnsanları üç sene dîne dâvet etmişti. Vasiyeti üzerine Havârîleri etrafa dağılmışlar, Îsevîliği insanlara anlatmışlardır. Bu hak dînin yayılması 80 sene sürmüştür. Sonra Hıristiyanlar sapıklığa düşmüşler, İncil’i de değiştirmişlerdir. Nasıl ki Yahûdîler Hz. Meryem ve Hz. Îsâ’ya iftirâ ettilerse, Hıristiyanlar da onun hakkında üç yanlış inanışa saplanmışlardır:
Bir kısmı, “Meryem oğlu Îsâ Allah’tır” dedi. Bâzıları, “Allah’ın oğludur” dedi. Bir başka grup da; “Baba, oğul ve rûhül-kudüs’ten biridir” dedi.
Îsâ (a.s.) hiç evlenmemiş, dünyâya kıymet vermemiştir. Kıyâmete yakın Şam’da Ümeyye Câmiinin minâresine inecek, evlenecek, çocukları olacaktır. Hz. Mehdî ile buluşacak, 40 sene yaşayıp, Medîne’de vefât edecek, Peygamberimizin kabrinin bulunduğu hücre-i saâdete defnedilecektir. İslâm dîninin hükümlerine tâbi olacak, ona uygun ictihâd edecektir.