“Amentü” Esasları Nelerdir ?
İman esaslarını kendinde toplayan bir kelime veya söz olan “Amentü” kelimesi, sözlük manasında kısaca “iman ettim=inandım, tasdik ettim, güvendim” demek ise de, ilmi bir ıstılah (terim) olarak: İman etmek için inanılması lazım olan esasları ifade etmektedir. Yani mü’min (imanlı) olmanın altı şartı, inanılacak 6 esastır. Asırlardan beri, her müslümanın çocuğuna ezberletip, öğrettiği amentü duasının orijinali, Arabisi şöyledir:
“Amentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülihi ve’l-yevmi’l- ahiri ve bi’l-kaderi hayrihi ve şerrihi mine’llahi teala, ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun, eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh”.
Amentü’de bildirilen altı şeyin manalarını bilip beğenen ve kabul eden kimseye müslüman denir. Dünyaya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan Hz.Adem’den itibaren bütün ülü’l-azm peygamberler, resuller ve nebiler hep aynı iman esaslarını bildirmişlerdir. Amentü’deki iman esasları altıdır:
1. Allahü tealaya inanmak: Allahü teala, hakiki ma’bud ve bütün varlıkların tek yaratıcısı ve sahibidir. Dünya ve ahiret alemlerinde bulunan her şeyi yoktan var eden ancak Allahü tealadır. Her üstünlük ve bütün kemal sıfatlar O’nundur. Bütün noksan sıfatlardan uzakdır. Zamanlı ve mekanlı değildir. O’nun zıddı, tersi ve benzeri, ortağı, yardımcısı, koruyucusu yoktur. Anası, babası, oğlu, kızı, eşi yoktur. O, “Bir”dir; yani benzeri yoktur. O’nda hiç bir surette değişme olmaz. Ezeli ve ebedidir. Bütün bunlara kesin olarak inanmak lazımdır. “İhlas” suresinde ve diğer bazı ayet-i kerimelerde, bu hususlar veciz bir tarzda ifade edilmektedir. Maalesef itikadi konularda bugün bazı insanlarda çok ciddi sapmalar vardır. Düalizme(2 tanrı bulunduğuna) ve teslise(üçlü ilah sistemine) inanmak açıkça küfür olur. Müteaddit ayet-i kerimelerde bunların küfür (imansızlık) olduğu açıkça beyan buyurulmuştur.
2. Allahü tealanın meleklerine inanmak: Melekler, Allahü tealanın kıymetli kullarıdır; nurani varlıklardır. Diridirler, akıllıdırlar, emindirler. İnsanlarda bulunan kötülükler meleklerde yoktur. Günah işlemezler, emirlere isyan etmezler, emrolundukları işleri yaparlar. Erkek veya dişi değildirler. Bazı resimlerde kadın halinde gösterilmeleri kat’i surette uygun değildir. Yemeleri, içmeleri yoktur. Evlenmezler, çocukları olmaz. Meleklerin varlığını inkar etmek, onlara düşman olmak, Allahü tealaya karşı gelmek olur.
3. Allahü tealanın indirdiği kitaplarına inanmak: Peygamberlere inen kitapların hepsi haktır, doğrudur. Allahü teala bu kutsal kitapları bazı peygamberlere, melekle okutarak, bazılarına ise, yazılı olarak, bazılarına da, meleksiz işittirerek indirdi. Bu kitapların hepsi Allahü tealanın sözleridir. Ebedi ve ezelidirler; sonradan yaratılmış değildirler. Bunlar meleklerin veya peygamberlerin kendi sözleri değildir. Dört peygambere toplam 100 suhuf (forma, risale, kitapçık), dört peygambere de 4 büyük kitap gönderilmiştir. Bunlardan bozulmayan, değiştirilmeyen sadece Kur’an-ı kerimdir, diğerleri tahrif edilmişlerdir. Kur’an-ı kerim gelince, diğerleri yürürlükten kaldırılmıştır. Mü’min, müslüman olabilmek için mutlaka Kur’an-ı kerime inanmak lazımdır.
4. Peygamberlere iman: İnsanları, Allahü tealanın beğendiği yola kavuşturmak, doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir. Bu peygamberlerin hiç bir kötü huyu, beğenilmeyecek hali yoktur. Peygamber olmadan önce de, sonra da büyük, küçük hiçbir günah işlemezler. Yeni din getiren peygamberlere “Resul”, yeni din getirmeyip, insanları önceki dine davet edenlere “Nebi” denir. Emirleri tebliğ etmekte, duyurmakta ve insanları Allahü tealanın dinine çağırmakta Resul ile Nebi arasında herhangi bir fark, bir ayrılık yoktur. Peygamberlere iman etmek, aralarında hiç fark görmiyerek hepsinin doğru sözlü olduğuna inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan hiç birine inanmamış olur. Şimdi, son peygamber olan Muhammed aleyhisselam’a inanmıyan bir kimse, peygamberlerin hepsini inkar etmiş sayılır. Peygamberlerin sayısı net olarak bildirilmemiştir. Yüz yirmi dört binden çok olduğu meşhurdur. Bunlardan üç yüz on üç (313) veya üç yüz on beş (315) adedi resuldür. 6’sı da ülü’l-azm peygamberdir. İlk peygamber Hazret-i Adem, son peygamber Muhammed aleyhisselamdır. Kur’an-ı kerimde yirmi sekiz peygamberin ismi geçmektedir Bunlardan Zülkarneyn, Lokman ve Üzeyr’in peygamber olup olmadıkları kesin belli değildir; yani bunlar hakkında nebi diyenler olduğu gibi, veli diyenler de olmuştur.
5. Ahiret gününe, yani öldükten sonra dirilmeye, ebedi bir hayatın olduğuna inanmak: Ahiretin başlangıcı insanın öldüğü gündür. Kabirde “Münker” ve “Nekir” adlı melekler sual soracaklardır. Kıyamet kopacak, sonra herkes dirilecek, dünyada yaptıkları her türlü kötülük ve iyilikten hesap sorulacaktır. Bütün insanlar, Sırat Köprüsünden geçecektir. Cennet iyiler (müminler) için ve Cehennem kötüler (kafir ve günahkarlar) içindir. Her ikisi de şimdi vardır; ama henüz Cennet ve Cehennem hayatı başlamamıştır.
6. Kadere, hayır ve şerrin Allahü tealanın takdiriyle olduğuna inanmak: İnsanlara gelen hayır ve şer, fayda ve zarar, kazanç ve ziyanların hepsi Allahü tealanın takdir etmesi iledir. Allahü tealanın bir şeyin varlığını, var olmasını dilemesine “kader” denir. Zamanı gelince meydana gelmesine de “kaza” denir. Kaza ve kader kelimeleri birbirinin yerine de kullanılmaktadır.
Bu inanılacak altı şeye veya herhangi birisine bir insan inanmaz ise müslüman olamaz. Çocuk, baliğ olduğu (ergenlik yaşına geldiği) zaman, bu altı şeyi öğrenmez ve inandığını söylemezse müslüman sayılmaz. İnşaallah, ileride, bu maddelerin her birini ayrı ayrı makaleler halinde ele almak nasip olur.