Yarın “Üç Ay”lar Başlıyor
Yarın, mübârek üç ayların ilki olan Receb-i şerîfin birinci günüdür. [Bu gece de, Recebü’l-ferd ayının ilk gecesidir.] Bu ve müteâkıb aylar içerisinde, mübârek gün ve geceler çok yoğun olarak bulunmaktadır. Ya’nî bugünden i’tibâren, mübârek gün ve gecelerin çok kesîf olarak bulunduğu büyük bir ma’nevî atmosfere girmiş bulunuyoruz. Bilindiği üzere, bazı mekânlar emsâlinden çok daha mukaddes, bazı insanlar akrânından çok daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir.
Mukaddes mekânların başında, sırasıyla “Mescid-i Harâm”, “Mescid-i Nebevî”, “Mescid-i Aksâ”, “Mescid-i Kubâ” olmak üzere, Allahü teâlâya ibâdet edilen bütün câmi ve mescidler, O’nun emir ve yasaklarının öğrenildiği ve öğretildiği yerler gelir.
Muhterem insanların başında, “Hâtemü’l-Enbiyâ ve’r-Rusül” olan sevgili Peygamberimiz, diğer “Ülü’l-azm” Peygamberler, “Resûl”ler ve “Nebî”ler gelmektedir. Bunlardan sonra, üstünlük sırasında Sahâbe-i kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn başta olmak üzere diğer âlim ve velîler bulunmaktadır.
Halkımız arasında “Üç ay”lar diye anılan “Recebü’l-ferd”, “Şa’bânü’l-muazzam” ve “Ramazânü’l-mübârek” aylarının, İslam dininde özel yerleri vardır. Bunlardan birincisi olan Receb, Alahü teâlânın ayı; ikncisi olan Şa’ban, Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı; Ramazân-ı şerîf de ümmet-i Muhammed’in ayı olarak bilinmektedir.
“RECEB” NE DEMEKTİR?
“Receb” demek, “mürecceb, mu’azzam, muhterem, kıymetli” demektir. Zâten Receb ayı, Âdem aleyhisselâmdan beri kıymetli idi. Bu ayda muhârebe etmek günâh idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb ayı, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları ile beraber harâm aylardan, ya’nî Kur’ân-ı kerîmde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe, 36)
Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ) bildiriyor ki: Resûlullah (aleyhis-salâtü ves-selâm), Receb ayına çok değer verir, çok ibâdet ederdi. (Kenzü’l-Ummâl)
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Receb ayında, Allaha çok istiğfâr ediniz; çünkü Allahü teâlânın, Receb ayının her vaktinde cehennemden âzât ettiği kulları vardır. Ayrıca Cennet’te öyle köşkler vardır ki, oralara ancak Receb ayında oruç tutanlar girerler.” [Deylemî]
“Receb ayında, takvâ üzere bir gün oruç tutana, oruç tutulan günler dile gelip ‘Yâ Rabbî, onu mağfiret et’ derler.”
Recep ayının tevbe, hürmet ve ibâdet ayı; Şa’bân ayının muhabbet ve hizmet ayı; üç ayların üçüncüsü ve bütün ayların da sultânı olan Ramazân ayının ise yakınlık ve ni’met ayı olduğu ifâde edilmiştir.
Meşhûr velîlerden Zünnûn-i Mısrî: “Recep ayı tohum ekme, Şa’bân ayı sulama, Ramazân ayı ise hasâd ayıdır. Yani ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer; amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasâd mevsimi gelince pişmân olur” buyurmuştur.
Böyle ayların, cemiyet hayatımızda çok özel yerleri vardır. Bu aylardaki mübârek gün ve gecelerde çocuklar, gençler, olgunlar ve yaşlılar grup grup camilere doluşurlar, büyük bir huşû içerisinde namazlarını edâ ederler. Bütün müslümânlar birbirlerinin gecelerini tebrîk ederler, daha sonra âile büyükleri, eş-dost, akrabâ ve komşuları ziyâret ederek, büyüklerin ellerini öpüp duâlarını alırlar. Böyle gün ve geceler sevgi ve saygının artmasına vesîle olur.
Yine bu aylardaki güzel âdetlerimizden biri de, yetîmler, fakîrler, garîpler ve çocukların sevindirilmeleri, yardıma muhtâç kimselere yardım ellerinin uzatılması, ictimâî yardımlaşma ve dayanışmanın tezâhür etmesidir.
Bu ayların her üçüne de hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda, va’dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i’tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmek gerekir.
Üç ayların ilki olan Receb-i şerîf ayı, dünyâya gönderilen ilk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselam’dan beri kıymetli olup içerisinde mübârek “Regâib” [Receb’in ilk Cuma gecesi] ve “Mi’râc” [Receb’in 27. gecesi] kandillerini ihtivâ etmektedir. “Berât” kandilinin [14 Şa’bân’ı 15’e bağlıyan gece] bulunduğu Şa’bân ayı, Receb ile Ramazan ayları arasında bir köprü mesâbesindedir. Nasıl ki Cuma günü günlerin efendisi ise, dört gözle beklenen, Ramazan ayı da ayların sultânıdır.
RECEB AYININ FAZÎLETİ
Receb-i şerîf ayı, hürmet edilmesi gereken 4 kıymetli aydan [harâm aylardan] birisidir. Bir âyet-i kerîme meâli şöyledir:
“Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, harâm [hürmetli] olan aylardır.” [Tevbe, 36]
Resûlullah Efendimiz, Receb ayına çok değer verir ve “Ya Rabbî, Receb ve Şa’bân [ayların]ı bizler için mübârek kıl ve bizi Ramazâna eriştir” diye duâ ederdi. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Harâm aylar, Receb, Zi’l-ka’de, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır.” [İbn-i Cerîr]
“Allahü teâlâ, Receb ayında oruç tutanları mağfiret eder.” [Gunyetü’t-Tâlibîn]
“Receb-i şerifin bir gün başında, bir gün ortasında ve bir gün de sonunda oruç tutana, Recebin hepsini tutmuş gibi sevap verilir.” [Miftâhu’l-cenne]
Receb ayının ilk Cuma gecesine “Regâib Gecesi” denir. Hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
“Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Berât gecesi, Cuma gecesi, Ramazân ve Kurbân bayramı geceleri.” [İbn-i Asâkir]
“Receb’in ilk Cuma gecesini [Regâib gecesini] ihyâ edene, kabir azâbı yapılmaz. Duâları kabûl edilir. Yalnız, yedi kimsenin duâsı kabûl olmaz: Fâizci, müslümânları aşağı gören, ana-babasına eziyet eden, müslümân olan ve dînin emirlerine uyan kocasını dinlemeyen kadın, çalgıcı, livâta ve zinâ eden, beş vakit namazı kılmayan.” [Bunlar, günâhlara devâm ettikleri müddetçe duâları kabûl olmaz demektir. Bu kişiler de, yaptıkları bu işlerden pişmân olup tevbe ederlerse, onlar da affa uğrarlar.]
Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli ve şefkatli olduğu, çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç… gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kulların çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve aylar birer sebep kılınmıştır.
BÜTÜN SENE İÇERİSİNDEKİ MÜBÂREK GECELER
Bildiğiniz gibi, “bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli” demek olan “mübârek” sıfatıyle sıfatlanan ve İslâm dîninin kıymet verdiği, özel on gece vardır ki, bunlar kronolojik sıraya ya’nî hicrî-kamerî sene içerisindeki yerlerine göre şöyle sıralanır:
Muharremin 1. gecesi (Hicrî Yılbaşı gecesi), Aşûre (10 Muharrem) gecesi, Mevlid gecesi [12 Rebîul-evvel gecesi ki Peygamber Efendimizin doğduğu gecedir], Regâib gecesi [Receb-i şerîfin ilk Cuma gecesi], Mi’râc gecesi [Receb ayının 27. gecesi], Berât gecesi [Şa’bân-ı muazzamın 15. gecesi], Kadir gecesi [Ramazân ayı içinde bir gecedir; İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe (rahmetullahi aleyh), “Ramazân ayının 27. gecesi olması çok vâki olur” buyururdu], Fıtr (ya’nî Ramazân) Bayramı gecesi [Ramazânın son günü ile Şevvâlin ya’nî bayramın 1. günü arasındaki gecedir], Arefe gecesi [Zilhiccenin 9. Gecesi ya’nî Arefe günü ile Kurbân bayramının 1. günü arasındaki gecedir; başka günlere Arefe denmez], Adhâ (Kurbân) Bayramı gecesi[Zilhiccenin 10. gecesi]dir.
Bu on geceden başka, Ramazân ve Kurbân Bayramlarının diğer geceleri, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on geceleri, haftanın her Cuma ve Pazartesi geceleri de mübârektir.
Bu gecelerin hepsinin fazîletleri, çeşitli hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir.
Allahü teâlânın, kullarına çok acıdığı için, bir fırsat ve ganîmet olarak lutfettiği, yapacakları duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirdiği bu geceleri iyi değerlendirmeli, gereği gibi ihyâ etmeli, çok ibâdet yapmalı, mâlî ve bedenî her türlü hayrı işlemeye çalışmalı, ya’nî kazâ namâzları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, çokça duâ, tevbe ve istiğfâr etmeli, sadaka vererek müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir.Bu gecelere saygı göstermeli, yanî günâh işlememelidir. Ayrıca kul haklarından da arınmalı, üzerinde kul hakları varsa, sâhipleriyle helâlleşmelidir.
HAYIR MEVSİMLERİ
Cenâb-ı Hak, kullarına çok merhametli ve şefkatli olduğu, onlara çok acıdığı için bazı gecelere, günlere ve aylara husûsî kıymet vermiş, bu gece, gün ve aylardaki duâ, tevbe, namaz ve oruç… gibi ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Aslında kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için böyle gece, gün ve ayları birer sebep kılmıştır.
Mübârek aylar, günler ve geceler aslında bizler için çok büyük birer fırsattır. Günahkâr ve yaratılış gâyesini unutan insanlara, kerem ve ihsân sâhibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer iyi değerlendirilebilirse çok büyük kazançlara vesîle olan zamanlardır.
“Üç aylar” ve bu aylardaki mübârek gece ve günler, yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler.
Resûlullah Efendimiz, Recep ayının başında “Ya Rabbî, Receb ve Şa’bân aylarını bizler için mübârek kıl [onlarda bizlere bereket ihsân eyle] ve bizi Ramazân ayına da eriştir” diye duâ ederdi; kezâ Şa’bân ayına çok değer verir ve bu ayda çok oruç tutardı.
Nasıl ki, altın madeni bakır, demir, kömür gibi madenlerden çok daha üstün ise, yine yâkût taşı diğer normal taşlardan çok daha kıymetli ise, bazı geceler de diğer normal gecelerden çok üstündürler.
Hülâsa olarak söylemek gerekirse, Cuma, bayram ve kandil günleri ve geceleri, müslümânların mübârek gün ve gecelerindendir. Bu mübârek gün ve gecelere kıymet veren şüphesiz ki Allahü teâlâdır. Yine bunun gibi, Peygamberler birer insan olmalarına rağmen; Allahü teâlâ onları kıymetlendirmiş, kendilerine güzîde mevkıler ihsân etmiştir. “Peygamberler diğer insanlardan niye ayırt ediliyor” denemediği gibi, bazı gün ve geceleri kıymetli yaratan Allahü teâlâya da, “bugünleri diğer günlerden niye ayırt etti” denemez.
Bütün mübârek gece ve günleri, Receb ayını, onu ta’kîp eden Şa’bân ayını, kezâ onbir ayın sultânı olan Ramazân ayını birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. Çünkü Receb ayının afv ve mağfirete, bu ayı ta’kîb eden Şa’bân ayının şefâate, Ramazan ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir.