Cumartesi, Ekim 5, 2024
Makaleler

Mevlid Kasîdeleri Hakkında

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, onların dünyâda râhat, huzûr içinde, kardeşçe yaşamaları, âhirette de sonsuz saâdete, bitmez-tükenmez ni’metlere kavuşmaları için, yapılması lâzım olan iyilikleri ve sakınılması lâzım olan kötülükleri, Peygamberlerine bildirmiş, bunları bildiren birçok kitap (yüz suhuf ve dört kitap) da göndermiştir. Bu kitaplardan yalnız Kur’ân-ı kerîm bozulmamıştır.

Allahü teâlâ, kullarına râzî olduğu ve beğendiği yolu göstermek için, çeşitli kavimlere, zaman zaman Peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak bütün insanlara ve cinnîlere göndermiştir. Bunun için Peygamberimize “Hâtemü’n-nebiyyîn”, “Hâtemü’l-Enbiyâ”, “Hâtemü’l-Enbiyâ ve’r-Rusül”, ayrıca “Resûlü’s-sekaleyn” denilmiştir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ, MEVLİD GECESİNDE NE YAPARDI?

Peygamber Efendimizi öven çeşitli “Mevlid Kasîdeleri” vardır. Meşhûr olan ve Türkiye’de sık sık okunan “Mevlid Kasîdesi”ni Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır.

Mevlid-i şerîf okumak, Resûlullah’ın dünyâya gelişini, mi’râcını ve hayâtını anlatmak, O’nu hâtırlamak, O’nu övmek demektir. Mevlid Gecesi, Kadir Gecesi’nden sonra en kıymetli gecedir. Bu gece Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz doğduğu için sevinenler affolur.

Resûlullah Efendimiz, Mevlid gecelerinde Eshâb-ı kirâma ziyâfet verir, dünyâyı teşrîfindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazret-i Ebû Bekir de, halîfe iken, Eshâb-ı kirâmı toplar, Resûlullah Efendimizin dünyâyı teşrîfindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı.

O gece, Resûlullahın doğum zamanında görülen hâlleri, mu’cizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır.

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Bir mü’min, beni, ana-babasından, çocuklarından ve herkesten daha çok sevmedikçe, onun îmânı kâmil olmaz.”

“Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.”

“Peygamberleri anmak, hâtırlamak ibâdettir.”

Mevlid gecesinde, çalgı ve başka harâm şeyler karıştırmadan, Allah rızâsı için mevlid cemiyeti yapmak, mevlid kasîdesi okumak, salevât-ı şerîfe getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrât ve hasenât yapmak, böylece, bu gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır.

SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİ MEDHEDEN MEVLİD KASÎDELERİ HAKKINDA BİRKAÇ KELİME

Peygamber Efendimizi medheden yüzlerce, binlerce, hattâ onbinlerce kitap, kasîde ve diğer eserler yazılmıştır. Ama bunları yazanlar içinde, şöhretleri ve sanatları bütün dünyâyı ve asırları kaplamış olanları dahî, O’nu medhetmekten âciz olduklarını beyân, ikrâr ve i’tirâf etmişlerdir.

Arap, Fars ve Türk edebiyâtlarında görülen “Na’t”lar, hep O’nun için yazılmıştır.

Süleymân Çelebi’nin Bursa Ulu Câmideki imâmlığı yıllarında, Îrânlı bir vâiz, Ulu Câmi kürsüsünde, Bakara Sûresi’nin “…Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız…” meâlindeki 285. âyetini, kendi bilgisine göre tefsîr etti. Allahü teâlânın gönderdiği peygamberler arasında hiçbir fark görmediğini ve Muhammed aleyhisselâmın Hazret-i Îsâ Peygamberden daha üstün tutulamayacağını söyledi. [Hâlbuki, Bakara Sûresi’nin 253. âyet-i kerîmesinde, “O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık…” buyurulmaktadır.]

Îrânlı vâizin bu şahsî düşünceleri, Süleymân Çelebi’nin, Muhammed aleyhisselâm için, gönlünde duyduğu aşk ve muhabbete ziyâdesiyle tesîr etti. Bu türlü iddiâları cevaplandırmak ve sâhiplerini susturmak, Muhammed aleyhisselâmın bütün mahlûkâttan ve diğer Peygamberlerden de üstün ve son Peygamber olduğunu isbâtlamak için “Vesîletü’n-Necât” isimli “Mevlid” kasîdesini yazdı.

Mevlid Kasîdesi [Vesîletü’n-Necât]; baştan sona kadar Ehl-i Sünnet i’tikâdını, Allahü teâlânın mutlak irâdesini, âlemi yoktan var ettiğini ve Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hiçbir mahlûkta bulunmayan üstün, yüksek ve emsâlsiz vasıflarını anlatır. Her kelimesinde, gönlü Resûlullah aşkı ile yanan bir mü’minin engin aşk ve muhabbet kokuları vardır. Diğer Peygamberlerde olan bütün üstünlükler de en güzel ve en vecîz kelime ve ifâdelerle anlatılmıştır.

Mevlid, Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) medh ve senâ ederek, müslümanların gönlünde O’nun sevgisini harekete geçirdiğinden ve dîne bağlılıklarını arttırdığından, bunu okumak ve dinlemek, nâfile bir ibâdet olup, çok sevâptır.

Ancak İslâmiyetin harâm ve yasak ettiği şekillerde, fısk meclislerinde ve şarkı söyler gibi veya çalgı âletleriyle berâber okunması yasaklanmıştır.