İnciller Hakkında Birkaç Söz
Sonradan ortaya çıkarılan ve şimdi Hıristiyanların mukaddes kitabı olan Kitab-ı Mukaddes, iki ana kısımdan meydana gelmektedir: Eski Ahit (Old Testament) ve Yeni Ahit (New Testament). Eski Ahit, o zamâna kadar gelen peygamberlerin ve bilhassa Hazret-i Mûsâ’nın tebligâtını ihtivâ eder. Yeni Ahit denilen kısmı ise, Mattâ (Matthew), Markos (Mark), Luka (Luke), Yuhanna(Jahn)’nın yazdıkları kitaplar olup, Hazret-i Îsâ’nın hayâtı, yaptığı işler ve verdiği nasihatlar hakkında bazı bilgiler ihtivâ eder. Yeni Ahit kısmında ayrıca Pavlos’un muhtelif kimselere yazdığı mektuplar da vardır. Bunlardan, daha önce yazdığımız bazı makalelerde bahsetmiştik. Kitab-ı Mukaddesteki bütün bu bilgiler, tam ve dürüst bir şekilde zaptolunmamıştır. İncil’in hazırlanmasında da, Kur’ân-ı Kerîm’in zaptolunmasında gösterilen büyük hassâsiyet gösterilmemiştir. İncil’deki hakîkî bilgilere birçok yanlış düşünceler, efsâneler ve hurâfeler eklenmiştir.
Aslından uzak bulunan bu dört İncil şunlardır:
1. Matta İncili: Filistinli olan Mattâ, Îsâ aleyhisselâm göğe çıktıktan sekiz sene sonra, birinci İncil’i yazmıştır. Burada, Îsâ aleyhisselâmın, Filistin’de doğumunda görülen şaşılacak şeyleri ve Yahûdî kralı Herod’un, onu çocukken öldürmek isteyince, annesi Hazret-i Meryem’in oğlunu alıp, Mısır’a götürdüğünü anlatmaktadır. Hazret-i Meryem, oğlu göğe çıktıktan altı sene sonra vefât etti. Kabri Kudüs’tedir. Bugün mevcûd olan Mattâ İncili, İbrânice nüshanın tercümesidir. Bu tercümeyi yapanın kim olduğu da belli değildir.
2. Luka İncili: Antakyalı olan Luka, Îsâ aleyhisselâmı görmemiş, Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra, münâfık olan Pavlos tarafından güyâ Hıristiyanlık dînine alınmış ve onun (bozuk) fikirleriyle aşılanarak, Allahü teâlânın kitâbını büsbütün değiştiren bir İncil yazmıştır. Luka, havârî değildi.
3. Markos İncili: Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra Îsevî (Hıristiyan) olmuş, tercümanı olduğu Petros adındaki havâriden işittiklerini İncil adı altında yazmıştır. Markos’un havârîlerden olmadığında bütün târihçiler ittifak hâlindedir. Sâdece havârîlerden Petros’un tercümanıdır.
4. Yuhanna İncili: Îsâ aleyhisselâmın teyzesinin oğlu olup, Hazret-i Îsâ’yı birkaç kere görmüştür. Yuhanna’ya nisbet edilen dördüncü İncil’in ortaya çıkmasına kadar Îsâ aleyhisselâmın dîni, esâsen Mûsâ aleyhisselâmın dîninden ayrılmayıp, tevhid esâsına dayanıyordu. Bu kitap, Yuhanna’ya âit değildir, zaten ona ait olduğunu isbat edebilecek sağlam bir delil de yoktur. İkinci asırdan sonra aslı meçhul bir şahıs tarafından kaleme alınmıştır.
Bu dört İncil, aynı hususları başka başka anlatan ve insan eliyle yazılmış hikâyelerden ibâret olup, Allah kelâmı değildir ve devamlı olarak değiştirilmektedirler.
Bizim, bu makalelerle hıristiyanlara hakaret etmek, onların dinlerini tezyif etmek gibi bir niyetimiz yoktur. Sadece hakkı, hakikati araştıranlara ilmi gerçekleri, doğruları bildirmek istiyoruz. Bu bakımdan biz, onlara iftira atmıyoruz; sadece ilmi kaynaklardan nakiller yapıyoruz.
İncil’in Bozulması
Yahûdî olan Pavlos’un yaptığı tahrifâttan başka İncil’in bozulmasında başka sebepler de tesirli oldu. İncil üzerinde yapılan ilmî tetkiklerden de anlaşılacağı gibi İncil, Yunancaya ve Lâtinceye çevrilince, o zamâna kadar yüzlerce tanrısı olan Putperest Romalılar ve Yunanlılar onu çoğaltmak istemişlerdir. Bâzı bilginlere göre, doğru İncil’deki tek Allah inancının Yunanca tercümede üçe çıkarılmasına, Yunanlıların Eflâtun felsefesine bağlı olmaları sebeb olmuştur. Bugünkü İncillerin bile birçok yerinde Allah’ın tek olduğu, Îsâ aleyhisselâmın ise bir “Peygamber” olarak gönderildiği yazılıdır. İnşaallah başka bir makalemizde onların örneklerini vermek istiyoruz.
Ayrıca İncil’in en eski şekli olan İbrânice nüshasından yanlış tercüme edildiğini iddiâ edenlerin çok haklı olduğu görülmektedir. Zîrâ İbrânicede “Baba” kelimesi yalnız bir çocuğun kendi babası değil, aynı zamanda “hürmete değer büyük bir şahsiyet” mânâsına gelmektedir. Bunun gibi “Oğul” kelimesi de İbrânicede çok kereler bir şahsın rütbece ve yaşça kendisinden daha küçük olan, fakat kendisine son derece bir sevgi ile bağlı bulunduğu bir şahsı tasvir etmek için kullanılmaktadır. Tetkik edilirse, İncil’de şu ibâre (cümle) vardır: (Matta, 5:9) “Ne mübârektir sulh ediciler! Zîrâ onlara Allah’ın oğlu denecektir.” Görülüyor ki, burada “Oğul” kelimesi, “Allah’ın sevgili kulu” mânâsına gelmektedir. O hâlde, hakîkî İncil’de “Baba”, yüksek bir varlık ve “Oğul” da sevgili bir kul olarak açıklanmıştır.
Bundan ve bunun gibi misâllerden İbrânice asıllı bir çok kelimelerin yanlış tercüme edildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki: İbrânice asılda “bâkire=kızoğlan kız” kelimesi yoktur. Hazret-i Îsâ’nın doğumu hakkında eski İbrânice İncil’de şöyle yazılıdır: “Îsâ aleyhisselâma (7:14) “Allah şu işâreti verdi: Bir kızdan bir çocuk doğacak ve onun adı İmmanuel olacaktır.” Burada İbrânice “kız” mânâsına gelen “Almah” kelimesi kullanılmıştır. İbrânice “Bâkire”, Bethuhah kelimesi ile ifâde edilir. Hâlbuki bâkire kelimesi Hıristiyanların daha çok işine geldiğinden “kız” yerine bu kelime kullanılmış ve buradan da Hıristiyanlık âlemine “Kutsal Bâkire” kavramı aşılanmıştır.
Bundan sonraki bir makalemizde, bazı batılı ilim adamlarının görüşlerine temas etmek istiyoruz.