Haftalık Makalelerimize Başlarken
Muhtelif radyo ve televizyonlardaki programlarımızın yanısıra, birçok gazete ve dergide, zaman zaman da Türkiye Gazetesi’nde makalelerimiz yayınlanıyordu; ama bu makaleler devamlı ve periyodik değildi. Bugünden itibaren Gazetemizde, şimdilik haftada bir defa, Cuma günleri inşaallah sizlerle birlikte olacağız. Bundan sonra “Cuma’dan Cuma’ya “ başlığıyla yazacağımız makalelerimizden birincisinde, iki önemli vecibenin ifasını gerekli görüyorum:
Önce, bu sütunda sizlere hitap etme imkanını bize tanıyan İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Gazetesi Sahibi, bütün çalışanlarının ağabeyi, muhterem büyüğümüz Dr. Enver Ören Beyefendi’ye, en kalbi şükranlarımı arzediyorum. Zira Sevgili Peygamberimiz: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmemiş olur” buyuruyorlar. O halde bizleri yoktan vareden, varlıkta durduran, muhtaç olduğumuz her türlü nimeti lutfeden, bu arada konuşma ve yazma kabiliyet ve isti’dadı veren Allahü tealaya şükredebilmek için, bizlere iyilikleri dokunanlara teşekkür etmemiz gerekmektedir. Bu, vefa duygusunun bir gereğidir, bunun aksine hareket nankörlük olur.
İkinci olarak, vefatından sonra, sütununda yazı yazacağımız, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığından emekli merhum Prof. Dr. Orhan Karmış hocamıza Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Bizleri bütün sevdiklerimizle Cennet’te cem’ etmesini de Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.
Okuyuculara doğruları öğreten, onları şaşırtmayan ve yanıltmayan, genel kültürlerini arttıran kitaplara, dergilere, gazetelere, ansiklopedilere, velhasıl doğru ilmi eserlere her asırda ve her ülkede büyük ihtiyaç olduğu şüphesizdir. Biz, bu sütunda kendi insanımızın dinine, diline, vatanına, coğrafyasına, tarihine, ilmine, irfanına, edebiyatına, zevk ve güzel ahlakına ağırlık vermek ve bunları yeni nesillerimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza aktarmak mecburiyetini hissediyoruz. Zaten babadan evlada, yazardan okuyuculara bırakılacak en kıymetli mirasın ilim ve ilmi eserler olduğuna inanıyoruz.
Şüphesiz ki, millî kültürümüzü yüceltecek bilgileri ihtivâ eden târihî, coğrafî, fennî, tıbbî, dînî ve benzeri kaynaklardan nakiller yapılması, milletimizin ve memleketimizin istikbâli açısından çok önemlidir.
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmdan beri insanları ebedî saâdete kavuşturmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler, insanları kurtuluşa dâvet etmiş, doğru olan yolu, çektikleri bütün sıkıntı ve eziyetlere rağmen bıkmadan, yılmadan anlatmışlardır. Aynı zamanda peygamberlere tam tâbi olan, Allahü teâlânın sevgisi ile dolu, mânevî sırlar sâhibi âlim ve velî zâtlar da her memlekette ve her devirde bulunmuş ve insanların dîn ve dünyâ saâdetine ulaşmaları için çalışmışlardır. Biz, yazılarımızda kıymetli âlimlerin muteber eserlerinden nakıller yapacağız. Onlar, peygamberlerin varisleri durumundadırlar ve onlara tabi olmanın bereketiyle bunlar da seçilenler sınıfındandırlar. İslam ve Türk tarihi boyunca sultanlar, pâdişâhlar doğruyu onlarla bulmaya çalışmışlar, mânevî sultanların onlar olduklarını görmüşler, onların nasîhatleri ile devlete, millete ve insanlığa faydalı olmaya çalışmışlardır. Târih boyunca insanlığa huzurlu devirler yaşatmış olan Emevîler, Abbâsîler, Karahanlılar, Gazneliler, Timuroğulları, Bâbürlüler, Selçuklular, Osmanlılar ve daha birçok İslâm devletinin sultanları hep bu büyüklerin rehberliğinde hizmete devâm etmişler, yeri gelince atlarının arkalarından gitmişler, bâzan onlarla berâber savaşlara katılmışlardır. Onlar, duâ ordularının kumandanları ve dertlerin mânevî tabibleridirler.
Sahabe-i kiram ve Tâbiîn devrinden başlayarak geniş İslâm dünyâsı içinde birçok âlim ve veli gelip geçmistir. Fas’tan Hindistan’a; Yugoslavya’dan Orta Asya ve Çin’e; Kırım ve Kazan’dan Afrika’ya ve Yemen’e kadar birçok İslâm büyüğü vardır. Bir muallim, mürşid, rehber elinde yetişerek silsile yoluyla Peygamber efendimize kadar gitmeleri; nerede ve hangi memlekette yetişirlerse yetişsinler, onları tek bir kaynağa bağlamıştır.
Onbeş asırdır müslümanlara rehberlik etmiş, onlara doğruları öğretmiş, kendileri de eksiksiz İslâmî bir hayât yaşamış bulunan Ulema ve Evliyâ-yı kirâmın hâl tercümeleri ya’nî biyoğrafileri muhtelif kitaplarda genişçe anlatılmaktadır. Bu büyük âlim ve velîler, kendi asırlarında olduğu gibi, zamanlarından sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, hayâtları örnek alınan kimseler olmuşlardır. Şüphesiz ki, iyi insanların hayâtları öğrenildikçe, iyilerin adedi artacaktır. Mâzisini, büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve yaşları ilerlemiş insanlar, büyüklüklere tâlip olamazlar. İnsanların çeşitli buhrânlara, bunâlımlara, rûhî sıkıntılara marûz kaldıkları asrımızda, büyük insanların yaşayış tarzları, tavsiye ve nasîhatları, hâl ve hareketleri, kerâmetleri, hem zevk ve ibret almaya, hem de intibâha, uyanmaya sebeb olacaktır.
Sizlere takdim edeceğimiz makalelerimizde, gücümüz nisbetinde mükemmel olanı ortaya koymaya çalışacağız. Şâyet noksanlarımız, eksiklerimiz olursa, kadirbilir okuyucularımızca, iyi niyetimize bağışlanacaktır; îkâz edilince hatâlarımızı düzeltmeye her zaman hâzır olacağız. Zîrâ neşriyât yoluyla yapılan hatâların tevbelerinin yine aynı yolla yapılması gerekir. Bu bakımdan makâle yazanların çok dikkat etmeleri, hassâs konularda yazılar yazarlarken mu’teber kaynaklardan faydalanmaları gerekir. Yazdığımız makâlelerimizin faydalı olması, millî ve mânevî hayâtımızı kuvvetlendirmesi başlıca temennîmizdir.