Pazar, Kasım 3, 2024
Gazete Makaleleri

Fitne Çıkaran Lanetliktir

S. Kutup, kitaplarında, İbni Teymiyye ve diğer mezhepsizlerin yolunda olup, kendisinin de onlar gibi bir “fitne kaynağı” olduğunu çok açık şekilde ispat etmektedir. Çıkardığı fitneler yüzünden birçok Müslümanın hapse girmesine, yandaşlarının ifadelerine göre de, 50 bin Müslümanın idam edilmesine sebep olmuştur. Mısır’da Cem’iyyet-ül Meşar’i tarafından neşredilen Nehc-üs-Seviy Firreddi alâ S. Kutup isimli kitapta bildirildiğine göre S. Kutup, “Küçük meselelerde de olsa idareciler Allahın hükmü ile hükmetmedikleri müddetçe yeryüzünde müslüman yoktur.” diyor. Halbuki İmam-ı Kurtubi buyuruyor ki: (Allahın hükmü ile hükmetmeyenler hakkındaki âyetin manası şöyledir: Kur’an-ı kerimi reddederek ve Resulullahın sözünü inkâr ederek Allahın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir.) [Ahkam-ul-Kur’an]

Hz. İkrime de bu âyetin tefsirinde, (İnkâr ederek, Allahü teâlânın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir. İnanıp da hükmetmeyen günahkârdır) buyurdu. Ehl-i sünnette amel, imandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. Günah işleyene kâfir demek, Vehhabi inancıdır. Bu yüzden Vehhabiler ehli sünnete kâfir derler. Müslümana kâfir diyenin ise kendisi kâfir olur.

S. Kutup, yine aynı eserde, herkesi mürtedlikle itham ederek de şöyle diyor:

“Bütün beşer mürted olmuştur. İslam, bütün hayatı içine alır. Bir meselede de ona uymayan, imandan ayrılmış, dinden çıkmıştır. Küçük bir meselede beşer kanununa uyan La ilahe illallah dese de müşrik olur, dinden çıkar. Bugün İslamiyet yoktur. Biz müşrik bir toplumda yaşıyoruz. Bütün beşeriyet mürteddir, cahiliyet devrine dönmüştür. Bugün müslüman hükümdar ve müslüman tebaa yoktur. Müslümanlar asırlar önce yok olmuştur.” [Bu sözlere kendi yolunda olanlar da dahil mi? Dahil değildir denemez. Çünkü, kâfir sultana sadece uyan değil, uymayan da kâfirdir diyor. Dünyadaki herkese kâfir diyor. Ne hayrettir ki, kendilerine kâfir denilen kimseler onu savunuyorlar.] S. Kutup’un izinden gidenlerin bir kısmı avukat, bir kısmı da, pasaport çıkarmak gibi işlerde beşeri kanunlarla hareket ediyorlar. Onların başka bir kısmı da, bu beşeri kanunlar çerçevesinde eserlerini izinsiz basmıyorlar. Yani beşeri kanunlara tabi oluyorlar. Hani beşeri kanuna uyan kâfir idi? (Nehc-üs-Seviy…)

S. Kutup bir taraftan Müslümanlar ihtilalci olur, ihtilalle başa geçer derken, bu kitabında da aksini söylemektedir:

“İktidara geçmek isteyen, ancak bir tek yoldan bu makama ulaşır: Halkın mutlak arzusu ile, hür seçim yolu ile” [C. Sulhu s.119]

İslami Etütler kitabında ise diyor ki:

“Diktatörlerin ve taşkınların yüzüne durarak haykırmayanlar, ya bir büyük günah işliyorlar, ya münafık oldukları için böyle davranıyorlar.”, “Biz bütün vatandaşları, umum gelir kaynaklarından müsavi hakka sahip olacakları bir nizama çağırırız. Çünkü bu nizamda, mülkiyet esas itibariyle Allah tarafından yetki verilmiş olan cemiyete aittir. Ferdi mülkiyet geçicidir ve ancak faydalanma sınırları dahilindedir. Lüzum görüldüğünde fazla malları alma hakkı cemiyetindir.” (s.34 ve 86]

S. Kutup’un çağırdığı nizam budur. Bu nizamda mülkiyet esas itibariyle cemiyete aitmiş. Mülkiyet yalnız komünizmde cemiyete aittir. S. 89’da, “İslam’ı ya bütün olarak alın yahut bırakın” diyor. Halbuki İslam âlimleri bir şeyin tamamı mümkün değilse, mümkün olanı almak gerektiğini belirtmişlerdir. Birkaç örneğini verdiğimiz S. Kutup, işte böyle bir fitne kaynağıdır. Dr. Hakan İnce, bu fitnecinin etkisinde kalarak onun yolunu savunmak için banka soymuştur. Bu durum da bize S. Kutup’un zihniyetini göstermektedir.