Salı, Ocak 14, 2025
Gazete Makaleleri

Bir Makalenin Düşündürdükleri

Bugünkü yazımızda, bir gazetenin bir makalesine temâs etmek istiyoruz.

Şahsiyât yapmak ve insanlara hakâret etmek bizim prensiplerimize ters düştüğü için, burada gazetenin de, yazarının da, hattâ bahsettiği kişilerin de isimlerini vermiyeceğim, sadece mesele üzerinde duracağım. Çünkü maksadımız üzüm yemek olup bağcı dövmek değildir.

Türk medyasında enteresan insanlar var. Bir gazetenin genel yayın yönetmeni yaz tatilinde iken, kendi gazetesinde bir ilân yayınlanmış ve müessesesine milyarlar kazandırmıştır. Ama adı geçen kişi, tatil sonrası gazetesine döndüğünde bu ilânı görünce, adetâ küplere binmiş ve herhangi bir dîne mensup olan bütün insanlara insâfsızca saldırmıştır.

Allahü teâlânın buyurduklarını kabul eden tüm insanlara karşı tahammülsüzlüğünü ortaya koymuş ve onların inançlarına, makalesinin başlığında “yaradılış masalı” diyerek hakâret etmiştir.

Şu cümleler de onundur:

“Burada tekrar etmeme gerek var mı bilmiyorum ama bütün semâvî dînlerin fanatiklerini bir araya getiren yegâne ortak nokta şu: İnsanlar ve evrendeki diğer canlılar, evrim yoluyla bugün oldukları hale gelmediler, onlar Tanrı tarafından bugün oldukları gibi yaratıldılar!”

Aslında hiçbir kimsenin, hukûken, başkalarının dînine hakâret etmeye hakkı yoktur. Meselâ “vejeteryan” yani et yemeyen bir kimsenin, kezâ öküze tapan bir kimsenin, kurbân bayramında, hayvanları Allahü  teâlâya kurbân eden, bunların etlerinden yiyen ve fakîrlere de dağıtan müslümanlara, “kavurma şöleni” gibi sözler söyliyerek hakâret etmeleri de uygun değildir; bu hareket insanlığa da sığmaz, hukûkî ölçülere de uymaz.

Şimdi makaleden [özel isimlerin geçtiği yerlere noktalar koyarak] bir nakil yapalım:

“ Birinci sayfaya hızla göz gezdirip iç sayfaları taramaya başladım. Arkalara doğru bir sayfada gördüğüm bir tam sayfa ilânda ise durdum kaldım. O ilân, tatil dönüşü günümü karartmaya ve bir haftalık dinlenmenin bütün etkilerini bir anda silmeye yetti.

İlân, ‘………….’ takma adını kullanan ve kamuoyunda daha çok ‘……….’ diye bilinen ………… adlı kişinin yazdığı birtakım kitapların tanıtımı için verilmişti.

Ben, geçmişte, bu kitapların bazılarının, İstanbul’un şık semtlerinde, iyi giyimli genç kız ve erkekler tarafından, yoldan geçenlere ücretsiz dağıtıldığına da tanık olmuştum. Kitapların hiçbirini okumadım, okumama gerek de yok; ama bir-iki tanesine geçmişte ‘maruz kaldım.’ Yani, bir-iki arkadaşım şimdi adını hatırlayamadığım bir ………. kitabından bazı bölümleri bana okudular. Hayır, kitaptan etkilenmiş değillerdi, tam tersine kitapla dalga geçiyorlardı!……. ”  

Şimdi burada, gördüğünüz gibi, büyük bir ciddiyetsizlik var. Şöyle ki, bir gazete yazarı, hiç okumadığı ve bilmediği konularda fikir serdediyor. Adıgeçen kitapları, okuma ve inceleme tenezzülünde bile bulunmadığını kendisi ifâde ediyor. Bu çok ayıp bir şeydir; hiçbir ilmî ölçü ile bağdaşmaz.

Tabîî, bu kitaplar için, sadece bu gazeteye değil,  bütün gazetelere ilânlar veriliyor. Burada şunu da belirteyim ki, gazetelerde ilânları çıkan 28 kitabın,  bizim müdâfaamıza ihtiyâcı yoktur; çünkü onlar, dünya çapındaki ilim adamlarının eserlerinden istifâde edilerek hazırlanmış olup “Darwinizm”i ve “Evrim Teorisi”ni yerden yere vuran; elle tutulacak tarafını bırakmıyan bilimsel eserlerdir.

Ama biz burada, Kur’ân-ı Kerîm’den 2 âyet-i kerîme meâli nakletmek istiyoruz:

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi (sizleri), bir erkekle bir dişiden(bir kadından) yarattık. Ve birbirinizle tanışanız diye (tanışmanız için, birbirinizi tanımanız için) sizi, kavimlere, milletlere ve kabîlelere ayırdık. [Sizi milletler ve kabîleler hâline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız.] Muhakkak ki (şüphesiz, haberiniz olsun ki), Allah yanında (katında), en şerefliniz (en üstününüz, en üstün olanınız, en değerliniz, en değerli olanınız), O’ndan en çok korkanınızdır (en takvâlınızdır, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır, günâhlardan en çok korunanınızdır.)  Şüphesiz (muhakkak ki), Allah bilendir, her şeyden haberdâr olandır (haberdârdır, haber alandır).”  [Hucurât(49):13]

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten (kişiden, nefes alan candan)  yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar meydana getiren (üretip yayan) Rabbinizden (Rabb’inize hürmetsizlikten, karşı gelmekten) sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan (akrabalık haklarına riâyetsizlikten de) sakının. Şüphesiz Allah sizin (üzerinizde gözcü, gözetici, gözetleyicidir;) hepinizi görüp gözetmektedir.” [Nisâ(4):1]

Nahil:72, A’râf:189, Rûm:21, Zâriyât:49 v.b. âyet-i kerîmelere de bakılabilir.

Netîce:

Her yavru, kendi cinsinden meydana gelmektedir: İnsan insandan, kuş kuştan, balık balıktan, sürüngen sürüngenden, vahşî hayvan vahşî hayvandan, ehlî hayvan ehlî hayvandan doğmaktadır.