Yaklaşan Yılbaşının Hatırlattıkları
Bilindiği gibi zamânı sene, mevsim, ay, hafta, gün ve sâat gibi sâbit bölümlere ayıran, dînî-millî gün ve bayramları gösteren cetvellere “takvîm” denir. Her milletin ve cemiyetin kendisine esâs kabul ettiği bir takvîmi olduğu gibi, birçok milletin müştereken kullandığı takvîmler de vardır.
İlk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselâma, Allah tarafından vahyedilen sahîfelerde, dîn ve dünyâya âit bilgiler mevcuttu. Zaman ve takvîm bilgileri de ilk defâ bu sahîfelerden öğrenilmiştir.
Takvîmin esâsı târih, yâni senedir. Târihler Hicrî (Kamerî, Şemsî), Rûmî, Mâlî, Mîlâdî gibi isimler alırlar. Takvîm için mühim bir hâdise “târih başı” olarak ele alınır. Hıristiyanlıkta bu başlangıç, Îsâ aleyhisselâmın doğumu zannedilen târihtir. Doğduğu yıla sıfır, ondan öncesine “mîlâttan önce”, sonrasına da “mîlâttan sonra” denmiştir.
Hazret-i Îsâ’nın doğum günü olduğu zannedilen 25 Aralıkta kutlanan Hıristiyan yortusu(bayramı)na “Noel (Christmas)” denilir. Noel Baba yortusu daha ziyâde mîlâdî senenin Aralık ayının 24. gününün gecesi kabul edilmiştir. Bununla berâber 24 Aralık ile 6 Ocak arasında olduğunu kabul eden Hıristiyanlar da vardır. Ermeni kiliseleri hiçbir zaman Noel’i kabul etmeyip, Hazret-i Îsâ’nın doğumunu hep 6 Ocakta kutlamayı sürdürdüler.
Roma İmparatoru Büyük Konstantin, putperestken mîlâdın 313. senesinde Hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de Hıristiyanlığa soktu; 25 Aralığı da yılbaşı kabul etti. Sonunda hıristiyanlar her sene bu geceyi “Mîlâd” ve “Noel” olarak kutlamaya başladılar.
Hazret-i Îsâ’nın doğumundan çok önce, güneşe tapan putperestler, tertipledikleri kutlamalar sırasında ışıklandırma ve dans yaparlar, içki içerlerdi. Ayrıca hindi, kaz kızartması ve domuz başı yemeyi de gelenek hâline getirmişlerdi.
New York Üniversitesinde târih profesörü olan Waelangi Ferguson diyor ki: “Hıristiyanların yortuları putperest yortularıyla aynı târihlere rastlar. Meselâ Noel târihi, İran ve Roma’da güneş tanrısı Mitharas’ın doğum târihiydi. Ayrıca bu târih çok eskiden beri putperest dünyâsında önemli bir yortu günüydü.”
Îsâ aleyhisselâmın doğum günü net bir şekilde belli olmayınca, noelin mânâsı efsâneden öteye gidememektedir. Nitekim 21 Aralık 1993 tarihli Milliyet ve 24 Aralık 1993 tarihli Türkiye gazetelerinde, bu konuda, İngiliz Durkan Başpiskoposu Dr. David Jenkis’in bir beyânâtı çıktı. Bu beyânâtta, Noel Baba bayramının (yortusunun) bir safsata ve efsâne olduğu, yine İncil’de geçen Noel’le ilgili sözlerin de birer peri masalı ve efsâne olduğu açıklandı.
Dr. David’in bu sözlerini, diğer ünlü İngiliz din adamlarından St. Albans Başpiskoposu John Taylor, Anglikan Çevre Bakanı John Gummer, “Kilisenin öğrettikleri çok açık. Dünyâdaki milyonlarca insan, İncil’deki masallarla uyutulmaya çalışılıyor” sözleriyle desteklediler.
İslâmiyette, güneş yılının ayları içinde herhangi bir mübârek gün yoktur. Meselâ, Martın (20.) Nevruz denilen günü ve Mayısın (6.) Hıdrellez günü ve Eylülün (20.) Mihrican günü, bâzı ülkelerde mübârek sayılıyorsa da, müslümanlıkta bu günlerin diğer günlerden farklı bir değeri yoktur. Noel günü ve gecesi de böyledir.
Muharrem ayı, İslâmî senenin 1. ayıdır. Muharrem ayının 1. gecesi, müslümanların yılbaşı gecesidir. Muharrem ayının 1. günü de müslümanların yeni yılının, yâni hicrî yılın 1. günüdür. Müslümanlar, kendi yılbaşı gecelerinde ve günlerinde birbirlerini ziyâret eder, hediye verir ve mektuplaşarak tebrikleşirler. Yılbaşını mecmua ve gazetelerle kutlarlar. Yeni yılın, birbirlerine ve bütün müslümanlara hayırlı ve bereketli olması için duâ ederler. Büyükleri, akrabâyı ve âlimleri ziyâret edip duâlarını alırlar. O gün, bayram gibi temiz giyinirler; fakirlere sadaka verirler.
İslâm dîninde, kâfirlerden her kavmin, her memleketin âdeti olarak yaptıkları ve kullandıkları şeylerden, haram olmayıp, insanlara faydalı olanları yapmak ve kullanmak günah değildir. Meselâ pantolon, gömlek ve çeşitli ayakkabılar giymek, yemeği masada ve ayrı tabaklar içinde yemek, çatal-kaşık kullanmak, ekmeği bıçakla kesmek, çeşitli eşyâ ve âletleri, binek vâsıtalarını kullanmak hep âdete bağlı şeyler olup, İslâmiyet bunlara izin vermiştir. Bunları kullanmak, İslâmiyetin yasak etmediği, günâh saymadığı hususlardır. Fakat İslâmiyet, müslümanların, îmânlarında ve ibâdetlerinde müslüman olmayanları taklit etmelerini, onlara benzemelerini, onların dinlerinin ve ibâdetlerinin alâmeti olan şeyleri yapmalarını ve kullanmalarını yasak etmiştir.
Kezâ Hindûların bayram günlerine, ateşe tapanların kutsal günlerine ve Hıristiyanların Noel gecelerine ve diğer paskalyalarına hürmet etmek ve o zamanlarda, onların âdetlerini, onlar gibi yapmak, bu günleri müslüman bayramı zannederek, onlar gibi birbirine hediye göndermek, eşyâlarını ve sofralarını, onların yaptığı gibi süslemek, o geceleri başka gecelerden ayırt etmek büyük günâh olur.