Perşembe, Kasım 28, 2024
Makaleler

Umre Hakkında Birkaç Kelime

“Ka’be-i muazzama”, Mekke-i mükerremede “Mescid-i Harâm”ın ortasındaki 13 x 12 x 11 m.lik küp şeklinde, ilk önce Hazret-i Âdem’in (aleyhisselâm), bilâhare Hazret-i Nûh (aleyhisselâm) tûfânından sonra yıkılınca da, Hazret-i İbrâhîm`in (aleyhisselâm), oğlu Hazret-i İsmâîl (aleyhisselâm) ile birlikte, melek Cebrâîl (aleyhisselâm) rehberliğinde inşâ ettikleri bir yapıdır.

Hâtırlayacağınız üzere, dünkü makâlemizde, “hac” ve “umre” hakkında kısa bir mukaddime yapmıştık. Bugün inşâallah “umre” hakkında birkaç kelime daha yazmak istiyoruz.

Hac ve umre ibâdetleri insanlara dînî, dünyevî ve kültürel bakımlardan birçok faydalar sağlar. Dünyânın çeşitli ülkelerinden gelmiş bulunan, dilleri, renkleri ve milletleri ayrı olan müslümânlar, bütün dîn kardeşlerinin yek-kalp, yek-vücut, yek-cihet (tek merkezde, aynı duygular etrâfında tek-yürek) olduklarını gördükçe, Allah’a ve dîne olan bağlılıkları artar. Bu sâyede doğru/temiz bir îmâna, sâlih bir amele ve güzel bir ahlâka sâhib olurlar.

“UMRE”NEDİR?

“Umre”, müslümânların “Ka’be-i muazzama”yı, hac mevsimi dışında ziyâret etmelerine denilmektedir. Umre için belirli bir zaman yoktur. Her zaman yapılabilir. Ancak “Arefe günü” sabâhından, “Kurbân Bayramı”nın dördüncü günü akşamına kadar yapılması mekrûh görülmüştür.

Demek ki “Umre”, hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihrâm ile yapılan, tavâf ve sa’y yapmak ve saçı kazımak veya kesmektir.

Hanefî ve Mâlikî mezheplerine göre, müslümânların ömürlerinde birer defa umre yapmaları sünnet-i müekkededir (ya’nî müekked, kuvvetli sünnettir). Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde ise umre de hac gibi ömürde bir kerre farzdır.

PEYGAMBERİMİZ KAÇ UMRE YAPMIŞTIR?

Sevgili Peygamberimiz, Medine-i münevvereye hicretinden sonra, sahâbîlerinin de katıldığı dört umre yapmıştır:

Birincisi: “Hudeybiye Umresi” [Hicrî-kamerî 6. senede vâkı’ olan bu umrede, müşriklerin mâni olmalarından dolayı ihsâr vâkı’ olmuş, ya’nî umre yarım kalmış, tamâmlanamamıştır.]

İkincisi: Hudeybiye anlaşmasından bir sonraki sene [ya’nî hicrî 7. senede] yapmaya karâr verdikleri “Kazâ Umresi” [Bir önceki sene yarım kalan umrenin tamamlanması].

Üçüncüsü ise: Tâif dönüşü Ci’râne’de yaptığı umre.

Dördüncüsü de: Vedâ’ Haccında yaptığı umredir.

Hazret-i Katâde (rahimehüllah), bunu şöyle anlatıyor: Enes(radıyallahü anh)’e, “Resûlullah Efendimiz kaç umre yaptı?” diye sordum. Buyurdu ki: “Resûlüllah Efendimiz, dört umre yaptı”:

1- Hicretin altıncı yılında Zilka’de ayında Hudeybiye musâlehası yapılarak ihsâr vâkı’ olan umredir, ya’nî müşriklerin, Peygamberimizin ve Eshâbının tamâmlamalarına mâni’ oldukları yarım kalan umre.

2- Hicretin yedinci yılında yapılan kazâ umresi.

3- Huneyn ganîmetlerinin taksîminde, Peygamberimizin Ci’râne’de niyetlenerek yaptığı umre.

4- Vedâ’ haccında, hac ile berâber yaptığı umre.

[Ma’lûm olduğu üzere hac, hicrî 9. senede farz olmuştur; Peygamberimiz o sene Hazret-i Ebûbekir Efendimizi hac emîri ta’yîn etmiş, kendileri hicrî 10. senede haclarını îfâ etmişlerdir. Oruç ve zekât hicrî 2. senede farz oldu. Kurbân, sadaka-i fıtır ve bayram namazı yine 2. senede vâcip oldu. Kıblenin tahvîli de o senededir. Yine o sene cihâda izin verilmiştir.]

Katâde hazretleri, bunun üzerine Hazret-i Enes’e dedim ki: “Peki, Allah Resûlü kaç hac yaptı?” Dedi ki: “Bir hac yaptı. O da vedâ’ haccıdır.” (Fethu’l-Allâm c. IV, s. 234)

Haccın ihrâm, tavâf, sa’y ve traş gibi menâsikinde, şart, rükün, vâcip ve sünnet olan hükümler, umrenin menâsikinde de söz konusudur. Fakat Umrede kudûm tavâfı, Arafât ve Müzdelife vakfeleri, Şeytân taşlama ve Vedâ’ tavâfı gibi görevler yoktur.