Namaz Hakkında Sevgili Peygamberimizin Bazı Hadîs-i Şerîfleri
Mukaddes dînimiz İslâmiyette, namaz kılmanın fazîleti çok büyüktür. Namaz kılmamak ise çok büyük günâhtır. Namaz kılmamanın ne kadar büyük bir günâh olduğunu bilen, ayakta duramıyacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Öyle ki, hırsızlık etmek, kumar oynamak ve içki içmekten daha büyük günâhtır. Ateşin yaktığını bilen bir kimse, kendisini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti istiyen namaz kılmaz mı?
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Namaz kılmak ve diğer ibâdetleri yapmak ancak mü’minlere kolay gelir. Kur’ân-ı kerîmde, “Îmân ve ibâdet etmek, müşriklere güç gelir” ve “Namaz kılmak mü’minlere kolay gelir” buyurulmuştur. Namaz kılmamak, îmân zayıflığından ileri gelir. Îmânın kuvvetli olmasının alâmeti, dînimizin emirlerine, severek ve kolaylıkla uymaktır.” [C.1; m.191, 289]
Allah korkusunun alâmeti, harâmlardan kaçmaktır. Hadîs-i şerîflerde, “Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmıyan, isteğinde yalancıdır” ve “Cenneti istiyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkar, harâmlardan kaçar” buyuruluyor. (Beyhekî)
Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Mü’min, günâhını başucunda, hemen üstüne yıkılacak bir dağ gibi görür. Münâfık ise, burnuna konmuş hemen uçacak bir sinek gibi görür.” [Buhârî]
Günâh işlemek, kalbin bozuk olmasının alâmetidir. Bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur: “Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur.” [Beyhekî]
Namaza dâir hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Namaz, Allahın hoşnut olduğu amellerin en fazîletlisidir. Sırâtı yıldırım gibi geçiricidir. Îmânın başı ve Cehennemden kurtarıcıdır.” [Miftâhu’l-Cenne]
“Kıyâmette, kulun ilk sorguya çekileceği ibâdet namazdır. Namaz düzgün ise, diğer amelleri kabûl edilir. Namaz düzgün değilse, hiçbir ameli kabûl edilmez.” [Taberânî]
“Allah, beş vakit namazı farz kıldı. Eksiksiz edâ edeni, Cennete koyacağına dâir söz verdi. Namaz kılmıyana verilmiş bir sözü yoktur, böyle kimseye dilerse azâb eder, dilerse Cennete koyar.” [Ebû Dâvûd]
“Îmândan sonra en büyük vazîfe namaz kılmaktır.”
“Her peygamberin ümmetine son nefeste vasıyeti namazdır.”
Peygamberimizin de son sözlerinden biri, “Namaza dikkat edin” idi. (İbn-i Mâce)
Diğer bazı hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
“Namazın dîndeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.” [Taberânî]
“Namaz dînin direğidir, terkeden dînini yıkmış olur.” [Beyhekî]
“Namaz kılan, Kıyâmette kurtulur, kılmıyan perîşân olur.” [Taberânî]
“En fazîletli amel, vaktinde kılınan namazdır.” [Ebû Dâvûd]
“Cennetin anahtarı namazdır.” [Dârimî]
“Namaz kılmıyan, Kıyâmette, Allah’ı kızgın olarak bulacaktır.” [Bezzâr]
Bir kimse, Peygamber Efendimize, “Ben, îmân eder, namaz kılar, zekât verir, oruç tutar ve diğer ibâdetleri yaparsam, kimlerden olurum?” diye suâl edince, O, “Sıddîk ve şehîdlerden olursun” buyurdu. (Bezzâr)
“Mü’min, Allah rızası için namaz kılınca, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi, günâhları dökülür.” [İ. Ahmed]
“Müslüman, namaz kılarken, günâhları başının üzerine konur. Her secde ettiğinde başından dökülür. Namazı bitirince hiçbir günâhı kalmaz.” [Taberânî]
“Her namaz vakti gelince, melekler: “Ey insanlar, günâhlarınız sebebiyle hâsıl olan ateşi namaz kılarak söndürün!” derler.” [Taberânî]
“Namazı kasten bırakanın ibâdetleri kabûl olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himâyesinden uzak kalır.” [Ebû Nuaym]
“Beş vakit namazı kasden, mazeretsiz terkeden, Allah’ın hıfz ve emânından mahrûm olur.” [İbn-i Mâce]
Her türlü günâhın tek ilâcı vardır. Bu ilâç, Kur’ân-ı kerîmde şöyle bildiriliyor: “Namaz, münker ve fahşâdan [edebsizlikten, akla ve dîne uymayan her türlü kötülükten, her türlü günâhtan] alıkor.” [Ankebût, 45]
Bu ilâcı kullanan her müslüman, alışkanlık hâline gelen büyük günâhlardan mutlaka kurtulur. Bir insan her türlü kötülüğü işlese, ama namazı doğru olarak kılmaya devâm etse, kötülüklerin çoğunu, hattâ tamâmını terkeder.
Bir genç, namaz kılmaya başladığı hâlde, kötülüklerden el çekemiyordu. Bu gencin durumunu Resûlullah’a bildirdiler. Peygamber Efendimiz, “Birgün gelir, namaz, onu diğer günâhları işlemekten alıkoyar” buyurdu.
Nitekim aradan çok zaman geçmedi; o genç, günâhlarına tevbe etti ve iyi hâl sâhibi bir insan oldu.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Namaz kılmıyanın dîni yoktur.” [İbn-i Nasr]
“Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terkeden kâfir olur.” [Nesâî]
[ Bu hadîs-i şerîfleri, Ehl-i Sünnet âlimleri şöyle açıklıyorlar:
Dînimizde en büyük günâhı işliyen dahi kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmıyana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibâdet olduğu için, namaz kılmıyanın îmânla ölmesi çok zayıf bir ihtimâldir. Namaz kılmıyanın kalbi kararır, diğer günâhları işlemekten çekinmez.
Namaz kılmak büyük bir ibâdet olduğu için, terkedilmesi de çok büyük bir günâhtır. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalıdır! ]