Müslümanlar Hazret-i İsa’ya Nasıl İnanırlar?
Müslümanların temel inancına göre, dünyaya gönderilen ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (a.s.)’dan son peygamber Hz. Muhammed (a.s.)’a kadar gelmiş ve geçmiş bulunan bütün peygamberler, insanlara aynı iman esaslarını tebliğ etmişlerdir. “Amentü” esasları diye bilinen bu iman esaslarında peygamberlere iman konusu önemli bir maddedir. Biz müslümanlar Allahü telanın gönderdiği bütün peygamberlere istisnasız olarak inanırız. Hz. Musâ (a.s.) ve Hz. İsâ (a.s.) da bu inandığımız peygamberlerdendir. Ama bizim peygamberimizi kabul etmeyen Yahudîleri ve Hıristiyanları da insafa davet ediyoruz.
Doğru ilmi tespitlerin de teyid ve tasdik ettiği bizim inancımıza göre, ana hatlarıyla belirtmek gerekirse: Îsâ (a.s.), İsrâiloğullarına gönderilen ve Kur’ân-ı kerîm’de ismi bildirilen büyük peygamberlerdendir. Peygamberler arasında en yüksekleri olan ve kendilerine Ülülazm denilen altı peygamberin beşincisidir. Annesi Hz. Meryem’dir. Allahü teâlâ onu babasız yarattı. Kudüs’te doğdu. Otuz yaşında peygamber oldu. Kendisine İncil adlı kitap gönderildi. Otuz üç yaşında diri olarak göğe kaldırıldı. Kıyâmete yakın yeryüzüne tekrar inecektir.
Ana hatlarıyla bildirdiğimiz bu hususları şimdi biraz daha açalım:
Îsâ (a.s.)’ın annesi Hz. Meryem, Süleymân (a.s.)’ın neslinden sâlihâ ve temiz bir hanımdı. Hz. Meryem, on beş yaşına geldiği zaman, Yûsuf-i Neccâr isminde biriyle nişanlanmıştı. Fakat onunla evlenmeden Allahü teâlâ, Hz. Meryem’e babasız olarak bir çocuk vereceğini müjdeledi. Hz. Meryem, Allahü teâlânın emri ve kudretiyle Îsâ (a.s.)’a hâmile oldu. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hâmilelik hâlleri görülmeye başladı. Bu hâlleri gören İsrâiloğulları, dedikodu yapmaya başladılar. Çeşit çeşit iftirâlarda bulunup akla, hayale gelmeyecek, ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Bu dedikodulara tahammül edemeyen Hz. Meryem, Kudüs’ün 10 km kadar güneyindeki sâkin bir kasaba olan Beyt-i Lahm’e çekildi. Her şeyin Allahü teâlânın takdîri ve dilemesiyle olduğunu düşünerek, insanların kendi hakkındaki sözlerine sabretti. Îsâ (a.s.)’ın doğumu yaklaştığı sırada, bulunduğu yerin bahçesinde yürürken kurumuş bir hurma ağacının altına geldi. Doğum sancıları şiddetlendiğinden bu ağaca yaslandı. Yaslandığı kuru hurma ağacı yeşillendi. Mevsim kış olduğu hâlde meyve verdi. Ayağının altında küçük bir su kanalı akmaya başladı. Bu hâl, Hz. Meryem’i tesellî etti. Bu sırada Hz. Îsâ dünyâya geldi. Îsâ (a.s.) doğduğu zaman, doğudaki ve batıdaki bütün putlar yıkılıp, yere döküldü. Şeytanlar bu duruma şaştılar. Nihâyet büyükleri olan İblîs, onlara Îsâ (a.s.)’ın dünyâya geldiğini haber verdi. O doğunca gökte büyük bir yıldız göründü.
Hz. Îsâ’nın doğduğunu öğrenen İsrâiloğulları, Beyt-i Lahm’e geldiler. Hz. Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat kocası olmayan bir kız olduğun hâlde bu çocuğu nereden aldın? Bu ne acâib ve ne şaşılacak bir hâldir?” dediler. Hz. Meryem, bütün söylenilenleri sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi. Ancak; “İşin hakîkatini size o haber versin. Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” mânâsında, kundakta bulunan Hz. Îsâ’ya işâret etti. Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını söyleyince, kundakta bulunan Hz. Îsâ elini kaldırarak cevap verdi ve dedi ki: “Ey câhiller! Benim yüksek şânıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız. Muhakkak ki ben, Allahü teâlânın kuluyum. O, bana kitap verip, beni peygamber kılacaktır. Her nerede olsam beni mübârek kıldı ve hayatta olduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme hürmetkâr kıldı… Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım günde selâm benim üzerimedir” dedi. Hz. Îsâ’nın kundakta konuşmasına hayret eden İsrâiloğulları, dillerini yutmuş gibi oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedi-kodu yapmaktan, çeşit çeşit iftirâlarda bulunmaktan da geri durmadılar.
Hıristiyanlar, Îsâ (a.s.)’ın haça gerilip orada öldüğüne, fakat sonra dirilip göğe çıktığına inanırlar. Müslümanlar ise, Îsâ (a.s.)’ın haça gerilmediğine, doğrudan doğruya göğe kaldırıldığına inanırlar. Bu husus Kur’ân-ı kerîm’de Nisâ sûresinin 158. ve müteakip âyetlerinde meâlen şöyle bildirildi: “Onu asmadılar, onu öldürmediler… Bilakis Allahü teâlâ onu katına yükseltti…”
Ayrıca hadîs-i şerîflerde buyruldu ki: “Îsâ (a.s.) ölmemiştir. O kıyâmetten önce size dönecektir”, “Ben Meryem oğlu Îsâ’nın (a.s.) dünyâ ve âhirette en yakınıyım”, “Benimle Îsâ (a.s.) arasında başka bir peygamber yoktur”.
Hz. İsa (a.s.)’ın haça gerilmesi konusu Hıristiyanlık’ta işlenen ana temalardan birisidir. Biz bu konuyu müstakil bir makalemizde tekrar ele almak istiyoruz.