Cuma, Kasım 15, 2024
Gazete Makaleleri

Mümin Olanların İyi İşleri

Hucec-i katiyye kitabında diyor ki: Hurufiler, (Ali’yi sevene hiçbir günah zarar vermez) diye hadis uydurdukları gibi, Peygamber Efendimiz, (Ali’nin taraftarlarına kıyamette, küçük-büyük hiçbir günah sorulmaz. Onların kötülükleri, iyiliğe çevrilir) buyurdu diye, Resulullaha iftira ediyorlar. Hz. Ali, Peygamberden daha mı kıymetli de, peygamberi sevene günah zarar veriyor da, Hz. Ali’yi sevene günah zarar vermez mi? İbni Babeveyh uydurup (İbni Abbas buyuruyor ki) diyerek, Peygamber efendimizin güya (Ali’yi seveni cehennem yakmaz) dediğini söylüyor. Yine (Ali’yi seven, Yahudi de olsa cennete girer) sözüne de hadis diyorlar. Resulullaha böyle iftira yapmak, islamiyete de, akla da uymaz. Bu yanlış sözleri şu âyet-i kerimelere de zıttır:

(Kötülük yapan, cezasını bulur.) [Nisa 123]

(Zerre kadar kötülük yapan, cezasını görür.) [Zilzal 8]

(Kimse kimsenin günahını çekmez. İnsana, ancak dünyada çalışarak [ihlas ile] yaptığı işler [ahirette] fayda verir.) [Necm 38-39]

Bunlardan başka Ehl-i beyti sevmek, bir ibadettir. Bunun kıymetli olması için, bütün ibadetlerde olduğu gibi, önce iman sahibi olmak, yani Hıristiyan ve Yahudi olmamak lazımdır. Birçok âyet-i kerimede, (Amenü ve amilussalihat) geçiyor. Mümin olan kimsenin yaptığı iyi işlerin ancak makbul ocağı, kâfirlerin iyi işlerinin ise boşa gideceği bildiriliyor. İyi işlerle ilgili üç âyet-i kerime meali şöyledir:

(Mümin olan kimsenin yaptığı iyi işler, inkâr edilmez.) [Enbiya 94]

(İman edip iyi iş yapanlar cennetliktir.) [Bekara 82]

(İman edip iyi iş yapanlar için tükenmeyen bir mükâfat vardır.) [Fussilet 8]

İmansızların iyi işlerinin boşa gideceğini bildiren üç âyet-i kerime meali de şöyledir:

(Kâfirlerin beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecektir.) [Tevbe 17]

(Kâfirlerin dünyada yaptıkları iyi işler, çölde görünen seraba benzer.) [Nur 39]

(Ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gider.) [Hud 16]

[İmanın altı şartı vardır. Peygamberlere ve Allahın gönderdiği kitapların hepsine inanmak şarttır. Yahudiler de, Hıristiyanlar da bizim Peygamberimize ve Kur’an-ı kerime inanmıyorlar. Onun için] Yahudi ve Hıristiyan gibi, iman şerefine kavuşmamış kimselerin, yalnız Ehl-i beyti sevdikleri için Cennete gireceklerini söylemek, küçük-büyük günahların, bunların sevgisi ile, iyilik, sevap şekline döneceğine inanmak, islamiyete taban tabana zıttır. Hz. Ali kendi Ehl-i beytine her zaman (Soyunuza güvenmeyin! İbadet yapmaya devam edin! Allahü teâlânın emirlerini yapmaktan zerre kadar sapmayın!) derdi.

{Meşhur iki hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Sevgili kızım Fatıma hırsızlık ederse, cezasını hemen veririm!) [Müslim]

(Kızım ya Fatıma, takva üzere ol. Allahın farzlarını yerine getir.) [Ebu Davud]}

Dünya ve ahiret saadetlerinin ele geçmesi için ve dünya işlerinin düzgün gitmesi için, herkesi günah ve yasakları işlemekten korkutmak, vazgeçirmek lazım iken, (günahlar, sevap haline dönecektir) demek, ne kadar yanlıştır. Bu söz, kötü kimseleri ve hatta kendilerini de, günah ve çirkin işleri yapmaya sürükler. Böylece dini yıkar. Biraz aklı olan kimse, bu sözlere itibar etmez, nefretle karşılar. (Hucec-i katiyye)

Sebecilerle Yahudilerin benzer inanışları 07.04.2002

Seyyid ve şerif Abdülkadir-i Geylani hazretleri, Gunye’de buyurdu ki: (72 bid’at fırkasından biri olan Yahudi İbni Sebe’nin fırkası (Hurufilik), birçok yönden Yahudilere benzemektedir. Şöyle ki:

1- Yahudiler, imamlık belli bir zümreye mahsustur, derler. Sebeciler de, Halifelik yalnız imam-ı Ali ve onun soyundan olanların hakkıdır.

2- Yahudilere göre, Deccal çıkıncaya kadar, cihad [savaş] caiz değildir. Sebecilere göre de, Hz. Mehdi çıkıncaya kadar cihad caiz değildir.

3- Yahudiler de, Sebeciler de yıldızlar çıkıncaya kadar oruç bozmaz.

4- Yahudiler çoraba mesh eder. Sebeciler de çoraba veya çıplak ayaklara mesh ederler.

5- Yahudi’nin, Müslümanı öldürmesi helâldir. Sebecilerin de Ehl-i sünneti öldürmesi helaldir.

6- Yahudiler, boşadığı kadınla iddet beklemeden evlenirler. Sebeciler de, iddet beklemez. Bir saatliğine de evlenip boşarlar ve arkasından başka bir Sebeci o kadınla evlenebilir.

7- Yahudilerde üç boşanma nikâha mani olmaz. Sebeciler de üç kere boşadığı kadınla yine evlenebilirler. [Selefiyecilerin piri İbni Teymiye de, bir anda üç kere boşamayı bir boşamak kabul eder.]

8- Yahudiler Tevrat’ı ve İncil’i değiştirdiler. Sebeciler de, bazı âyetleri değiştirerek yazdılar. Kur’anı Eshab topladığı için, Eshaba olan düşmanlıklarından dolayı, Kur’anda eksik ve fazlalık var derler.

9- Yahudiler, Cebrail aleyhisselama düşmandır. Sebeciler de, vahiy Ali’ye gelecek iken, Cebrail Muhammed’e indirdi diyerek, Cebrail aleyhisselama düşman oldular.

10- Tevrat’ta tavşan haram edildiği için Yahudiler yemez. Sebeciler de tavşan eti yemez. Halbuki dinimizde tavşan eti helaldir. (Dürer)

Tezkiye-i ehl-i beyt kitabının müellifi Osman efendi anlatıyor:

Maarif meclisine gittiğim zamanlarda, Sebecilerin bir sandık içinde tefsirleri geldi. Basılmasına izin verilmedi. Sebebini sordular: (İslamiyete uymayan bir yeri mi var?) dediler. Evet, (Hz. Ali’nin kâfir ve zalim olduğunu yazıyorsunuz) dedim. Hiddetten gözleri döndü. Kızma, az dinle dedim: Kitabın başında yazılmış ki: (Talha, Ali’ye sordu ki, Osman Kur’andan 70 âyeti, Ömer de, 80 âyeti çıkardı deniyor. Bu söz doğru mu? Ali evet doğrudur, dedi. Talha yine sordu ki: Değişmemiş olan Mushaf sende imiş, öyle mi? Ali, evet bendedir. Hem de, bu Kur’anın iki katı bende var, dedi. Sende bulunan Kur’anı Müslümanlara göstermeyecek misin? dedi. Eğer Ebu Bekir yerine, beni halife yapsalardı verirdim. Bana biat etmedikleri için, vermem ve vasiyet edip, kıyamete kadar evladımın elinde gizli kalacak, buyurdu.) Tefsirinizde böyle yazıyor. Yahudiler, Tevrat’taki Muhammed aleyhisselamı bildiren 20 âyeti sakladıkları için, Allahü teâlâ, bunlara (Kâfir) diyor. Hz. Ali, Kur’anın iki mislini ki üç binden fazla âyeti saklamış oluyor. Bu yazınız ile, Hz. Ali’ye kâfir demiş oluyorsunuz, dedim. [Hz. Ebu Hureyre diyor ki: (Bekara 159, Al-i imran 187) âyetleri olmasa idi, hiçbir hadis rivayet etmezdim. Bir hadis-i şerifte de, ilmini saklayanların kıyamette ağzına ateşten gem vurulacağı bildirildi. (Buhari, İ. Mace)] Sebeci, şaşırıp kaldı, bir cevap veremedi. Daha sonra “Ben ne şii, ne de sünniyim, ben masonum” dedi. [Masonluğu da Yahudiler kurmuştur. Her tefrikanın, her oyunun içinde bir Yahudi parmağı niçin vardır?] Bu yalanları çıkaran kimseler, açıkça gösteriyor ki, ne şii, ne de sünnidir. İbni Sebe denilen bir Yahudi ve onun oyununa gelen zavallılardır. (Tezkiye-i ehl-i beyt)