Mübârek “Berât Gecesi” De Yaklaştı
Bilindiği gibi mübârek geceler, İslâm dîninin kıymet verdiği gecelerdir. Allahü teâlâ, kullarına çok merhamet ve şefkat ettiği, acıdığı için, bazı gecelere husûsî kıymet vermiş, bu gecelerdeki duâ ve tevbeleri, tâat ve ibâdetleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için bu geceleri birer sebep kılmıştır.
Hülâsaten belirtmek gerekirse, Cuma, bayram ve kandil günleri ve geceleri, müslümânların mübârek gün ve geceleridir. Bu mübârek gün ve gecelere kıymet veren şüphesiz ki Allahü teâlâdır.
Resûlullah Efendimiz, Şa’bân ayında çok oruç tutardı. Âişe vâlidemiz (radıyallahü anhâ) buyurmuştur ki:
“Resûlullahın, [Ramazân ayı müstesnâ olmak üzere] hiçbir ayda, Şa’bân ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şa’bânın tamâmını oruçlu geçirirdi.” [Buhârî]
Resûlullah Efendimize, Şa’bân ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman buyurdu ki: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.” [Nesâî]
Bu konudaki bir hadîs-i şerîf de şöyledir:
“Ramazandan sonra en faziletli oruç, Şa’bân ayında tutulan oruçtur.” [Tirmizî]
Bugünkü konumuz: “Mübârek Berât Gecesinin Fazîleti”hakkında olacaktır. Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir şeyi yaratmadan önce herşeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan bir yıl içinde olacak (doğumlar, vefâtlar, terfî’ler, tenzîller, ameller, ömürler, ölüm sebepleri gibi) her şeyi, Şa’bân ayının onbeşinci (Berât) gecesinde meleklere bildirir. İşte Kur’ân-ı kerîm Levh-i mahfûza o gece inmiştir.
Bunlar, Duhân sûresinin 1-6. âyet-i kerîmelerinde bildirilmektedir. Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki:
“Hâ Mîm, (Helâl ile harâmı ve sâir hükümleri apaçık bildiren bu) Kitâba (Kur’ân-ı Kerîme) yemîn ederim ki, gerçekten biz onu [Kur’ânı] mübârek bir gecede indirdik. Muhakkak biz, (hak dîn İslâm’dan yüz çeviren) insanları uyaranlarız. (O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri) her hikmetli iş, katımızdan bir emir ile o zaman ayrılır. Hakîkat biz, Rabbinden bir rahmet (eseri) olarak (Peygamberler) gönderenleriz. Şüphe yok ki Allahü teâlâ (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi de) kemâliyle bilendir.” [Duhân Sûresi, 1-6]
Tefsîrlerde Kur’ân-ı kerîmin, Levh-i mahfûza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Bilindiği gibi, Kur’ân-ı kerîmin iki türlü inişi vardır: Birincisi Levh-i mahfûza inişi, diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan Peygamber Efendimize inişi. Birincisi Berât gecesinde olmuş, ikincisi ise Kadir gecesinde başlamıştır.
Resûlullah Efendimiz, bu gece, çok ibâdet, çok duâ ederdi. Peygamber Efendimiz, Berât gecesinde, “Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen” duâsını okurdu. (Rıyâdu’n-Nâsıhîn)
Bize düşen iş böyle geceleri, namâzla-niyâzla, duâyla, tevbe ve istiğfârla geçirip Cenâb-ı Hakk’ın yüce merhametine sığınmak, kendimizi ve sevdiklerimizi, râzî olduğu kulları zümresine ilhâk buyurmasını dilemektir. Şüphesiz ki O’nun, herşeye gücü yeter.
Şa’bân ayının 15. Gecesi [ya’nî 04 Temmuz – 14 Şa’bân Çarşamba günü], mübârek “Berât Kandili”dir. Mübârek gece, öğle namazı vaktinden, o gecenin sonuna, yani imsâk vaktine kadar olan zamandır.
Aslı “Berâet” olan ve Türkçe’ye “Berât” olarak giren bu kelimenin sözlük anlamı, “Borçtan, hastalıktan, suç ve cezâdan kurtulmak” ise de, dînî literatürde: “İlâhî af ve rahmete nâil olmak, günâhlardan arınmak, temize çıkmak” manâsını ifâde etmektedir.
Bütün kâinâtın yaratıcısı ve sâhibi olan Yüce Allah, Berât Gecesinde, ezelî ilminde mevcût olan sırların bir yıllık bölümünü, “Levh-i Mahfûz”a indirir ve yeni bir yıl için, Melekleri, yapacakları işler bakımından görevlendirir.
Bütün mübârek gün ve geceleri, bilhassa idrâkiyle şereflenip ortalarına geldiğimiz Şa’bân ayını, kezâ onbir ayın sultânı olan Ramazân ayını birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir.
“BERÂT GECESİ”NİN ÖNEMİ
Sevgili Peygamberimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:
“Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa’bânın 15. [Berât] gecesi, Cum’a gecesi, Ramazân bayramı ve Kurbân bayramı geceleri.) [İbn-i Asâkir]
“Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi fazîletlidir. Allah, o günlerde duâ edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsâna nâil olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berât gecesi, Cum’a gecesi ve günleri” [Deylemî]
“Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan duâ reddolmaz: Fıtr ve Kurbân bayramının birinci geceleri, Berât ve Arefe geceleri.” [İsfehânî]
“Allah şu dört geceyi hayırla süsler: Ramazân ve Kurbân bayramı geceleri, Arefe gecesi, Şa’bânın yarısındaki [Berât] gecesi ki, onda eceller, rızıklar yazılır.” [Deylemî]
“Berât gecesi göklerin kapıları açılır, melekler, mü’minlere müjde verir ve ibâdete teşvik ederler.” [Nesâî, Beyhekî, Münzirî]
“Şa’bânın 15. gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: ‘Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, âfiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.’ Bu hâl, sabaha kadar devâm eder.” [İbn-i Mâce]
Yine hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
“Allah, Şa’bânın yarısındaki [Berât] gecesinde, dünyâ semâsına [rahmetiyle] tecellî eder. Benî Kelb kabîlesinin koyunlarının kıllarından daha çok kimsenin günâhlarını affeder.” [Tirmizî, İbn-i Mâce]
“Allahü teâlâ, Berât gecesinde, kâfirler hariç, müminleri mağfiret eder. Kindârları da, bu huylarını bırakıncaya kadar mağfiret etmez.” [Taberânî, Beyhekî]
“Allahü teâlâ, Şa’bânın 15. gecesinde müşrik ve müşâhin [bid’at ehli] hâriç herkesi affeder.” [İbn-i Mâce]
“Allahü teâlâ, Şa’bân ayının 15. gecesinde rahmetiyle tecellî ederek kendisine şirk koşan ve müslüman kardeşine kin güdenler hâriç herkesi affeder.” [İbn-i Mâce]
“Cebrâîl aleyhisselâm gelip, ‘Kalk, namaz kıl ve duâ et. Bu gece, Şa’bânın 15. gecesidir’ dedi. Bu geceyi ihyâ edenleri Allahü teâlâ affeder. Yalnız, müşrik, büyücü, falcı, cimri, kinci, müşâhin [ya’nî bid’at ehli], içkici, fâizci ve zânîyi affetmez.” [Taberânî]
“Sâlih akrabâyı terk eden, ana-babaya âsî olan da bu gece affa kavuşamaz.” (Beyhekî).
[Burada, önemine binâen şu husûsu belirtmemizde fayda var: Ehl-i sünnet i’tikâdına göre; içki içmek, cimrilik, kin gütmek, ana-babaya isyân… gibi günâhları işleyen kâfir olmaz. Îmânı düzgün ise, günâhlarının cezâsını çektikten sonra Cennete girer. Sevâpları günâhlarından daha çok ise, Cehenneme girmeden de Cennete gider.]
RESÛLULLAH, BERÂT GECESİNDE ÇOK İBÂDET EDERDİ
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Berât gecesinde çok ibâdet ve duâ ederdi. Hazret-i Âişe vâlidemiz, “Yâ Resûlallah, Allahü teâlâ seni günâh işlemekten muhâfaza buyurduğu hâlde, Berât gecesinde neden çok ibâdet ettin?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz ona cevâben buyurdu ki:
“Ben, şükredici bir kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertîp olunur. Bu gece herkesin amelleri Allahü teâlâya arz olunur.” [Gunyetü’t-tâlibîn]
Yine O, Berât gecesinde, “Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakıyyen” Ya’nî “Ey Allah’ım! Bize, şirkten berî, kâfir ve şakî de olmayan, müttakî bir kalp nasîb eyle” duâsını da çok okurdu. (Riyâdu’n-Nâsıhîn)
Gâfil olmamalı, bu gece ve günleri lâyıkı vechile ihyâ etmelidir; geceleri ibâdetle, gündüzleri de oruçla geçirmelidir. Bütün mübârek geceleri birer ganîmet bilmeli, bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. Bize düşen iş de, böyle geceleri, namâzla-niyâzla, duâyla, tevbe ve istiğfârla geçirip Cenâb-ı Hakk’ın yüce merhametine sığınmak, kendimizi ve sevdiklerimizi, râzî olduğu kulları zümresine ilhâk buyurmasını dilemektir.
Bugün ve gecelerde bolca tevbe-istiğfâr etmeli, çokça kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ etmeli, fakîrlere ve yetîmlere de sadaka ve hediyeler vermeli, müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülerimizin rûhlarına da göndermelidir. Bilhassa mübârek zamanlarda ilim öğrenmelidir. En kıymetli ilim ise, doğru yazılan ilmihâl bilgileridir.
Sevgili Peygamberimize ve âl ü eshâbına da çokça salevât-ı şerîfe okumalıdır.
Ana-baba, diğer yakın akrabâ ziyâret edilmeli veya telefonla gönülleri ve duâları alınmalıdır. Dargınlar, küskünler barışmalıdır.
Ayrıca bu vesîleyle güzel vatanımızın dirliği, asîl milletimizin birliği ve berâberliği, bütün müslümanların ve İslâm âleminin huzûr ve seâdeti, bütün insanların da hidâyeti için duâ etmeliyiz.