Cuma, Kasım 15, 2024
Makaleler

Kendilerine Gıpta Edilecek İki Kişi

Sevgili Peygamberimiz, bir hadîs-i şerîflerinde: “Ancak iki kişiye gıpta edilir (imrenilir): 1- Allahü teâlânın mal verdiği ve onu hak yolda [diğer bir rivâyette hayırda] harcamaya muvaffak kıldığı kimse, 2- Allahü teâlânın ilim verdiği, o ilmiyle amel eden ve onu başkalarına da öğreten kimse” buyurmuşlardır.

MEVZÛMUZLA ALÂKALI BAZI ÂYET-İ KERÎME MEÂLLERİ

Mukaddes dînimiz İslâmiyette, ihsân ve infâk etme, malını hayırda, hak yolda harcama, çeşitli şekillerde medh ve tavsiye edilmektedir. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:

“Allah, adâleti, ihsânı ve akrabâya vermeyi emreder…” [Nahl, 90]

“Allah, sana ihsân ettiği gibi, sen de [başkalarına] ihsânda bulun.” [Kasas, 77]

“İhsânın [iyiliğin] karşılığı ancak ihsân olur.” [Rahmân, 60]

“Allah, ihsân edenleri sever.” [Âl-i İmrân, 134, 148; Mâide 13, 93]

“Allah, muhsinler(ihsân edenler)in ecrini zâyi’ etmez.” [Tevbe, 120; Hûd, 115]

“İhsân edenlere, Allahü teâlânın rahmeti elbette çok yakındır.” [A’râf, 56]

“Allahü teâlâ, ihsân edenlerle beraberdir.” [Ankebût, 69]

“İhsân edenleri müjdele.” [Hac, 37]

“Ana-babaya ihsân edin.” [Nisâ, 36; En’âm, 151; İsrâ, 23]

Kur’ân-ı kerîmde, Hazret-i Mûsâ ve Hazret-i Yûsuf’a verilen ni’metler bildirildikten sonra buyuruluyor ki: “İhsân edenleri, işte biz böyle mükâfâtlandırırız.” [Kasas, 14; Yûsuf, 22]

MÂLI HAYRA HARCAMA VE HEDİYENİN FAZÎLETİ

Mâlı hayra harcama, başkalarına ihsânda bulunma ve hediyenin fazîleti çok büyüktür. Az veya çok sadaka vermeye gayret etmelidir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“Allahü teâlâ, “Biz, mâlı insana, ibâdet etmesi için ihsân ettik” buyurdu.” [İ. Ahmed]

İhsân etmek ve hediye vermekle ilgili hadîs-i şerîflerden bazıları da şöyledir:

“İhsân ehlinden olun.” [Ebû Dâvûd]

“Allahü teâlâ, ihsân sâhibidir. Öyle ise siz de ihsânda bulunun.” [İbn-i Adiy]

“İhsân kapısını açana, Allah, dünyâ ve âhiret hayrını verir.” [İbn-i Cerîr]

“Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân ederler.” [Taberânî]

“Komşuna ihsânda bulun ki, [kâmil] mü’min olasın.” [Tirmizî]

“İdârecilerin ihsânını, ihsân olarak kaldığı sürece alın.” [Ebû Dâvûd]

“Vermeyene ihsânda bulunanı, Allahü teâlâ Cennete koyar.” [Hâkim]

“Hediye, Allah tarafından gönderilen güzel bir rızıktır.” [Hâkim]

“Hediyeyi kabûl eden, Allah’ın gönderdiğini kabûl etmiş, reddeden de O’nun gönderdiğini reddetmiş olur.” [Râmûzu’l-Ehâdîs]

SADAKANIN FAZÎLETİ

Sadakanın fazîleti çoktur. Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki:

“İnsanda 360 mafsal vardır; her gün, 360 sadaka vermesi gerekir: Birine yol göstermek bir sadaka, zahmet veren bir şeyi yoldan kaldırmak bir sadaka, ihtiyâcından fazla elbiseyi başkasına vermek bir sadaka, başkasına şerrinin dokunmasından çekinmek de bir sadakadır.” [İbn-i Sünnî]

“İlmi olan ilminden, mâlı olan da mâlından sadaka versin” (İbn-i Sünnî)

“Çok sadaka verenin rızkı bollaşır ve duâsı kabûl olur.” [İbn-i Mâce]

SIKINTIYA DÜŞEN BİR KİMSE ÇOK SADAKA VERMELİ

Bir sıkıntıya düşen, kendisinde veya âile fertlerinde hastalık olan kimse, çok sadaka vermelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Hastalarınızı sadaka ile tedâvî edin. Sadaka, her hastalığı ve belâyı defeder.” [Beyhekî]

“Sadaka vermekte acele edin, çünkü belâ sadakayı geçemez.” [Beyhekî]

“Sadaka ömrü uzatır, kötü ölümden korur, kibri ve tefâhuru da giderir.” [Taberânî]

“Ana-babaya ihsân, ömrü uzatır ve kötü ölümden korur.” [Ebû Nuaym]

“Ömrünün uzun ve rızkının bol olmasını isteyen, ana-babasına ihsânda bulunsun ve sıla-i rahim yapsın.” [İmâm Ahmed]

“Ömrü, ihsândan gayrısı artırmaz.” [Nesâî]

BİRE YEDİYÜZ ALMAK

Allah rızâsı için verilen zekât ve sadakanın, yapılan iyiliklerin karşılığı, verenin ihlâs derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar, hattâ daha fazla olur. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: “Mâllarını, Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başak bitiren ve her başağında yüz habbe, tane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediğine daha fazla da verir. O vâsi’ [tâkat ve kudret sâhibidir, ihsân ettiği şeyler O’na darlık vermez] ve alîmdir [her şeyi, hâliyle, hakîkat ve özüyle bilicidir. İnfâk edenin niyetini, ihlâslı olup olmadığını ve infâk kudretini bilir].” [Bakara, 260]

Mâllarını, Allah yolunda harcayanlara birçok müjdeler vardır. Allahü teâlâ, meâlen buyuruyor ki: “Gece-gündüz, gizli-açık, Allah yolunda mâllarını infâk edenlerin, Rableri katında mükâfâtları vardır. Bunlar için korku ve üzüntü yoktur.” [Bakara, 247]

MALI HAYIRLI YERLERE HARCAMAK

Peygamber Efendimiz, yemîn ederek buyuruyor ki: “Sadaka vermekle mâl, aslâ noksânlaşmaz.”[Taberânî] Ayrıca, “Bir melek, (Yâ Rabbî!) İnfâk edenin mâlının bedelini ver; cimrilik edip vermeyenin de mâlını telef et’ diye duâ eder buyurmaktadır. [İbn-i Hibbân]

Mâlımızın noksânlaşmayacağı, hattâ artacağı garanti edildiğine göre, cömertlikten korkmamalıyız. Böylece îmânımızın da kuvvetli olduğu ortaya çıkacaktır. Cömerdin îmânının kuvvetli, cimrinin ise îmânının zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Cömertlik, îmân sağlamlığından ileri gelir. Îmânı sağlam olan Cehenneme girmez. Cimrilik, [îmândaki] şüpheden ileri gelir, böyle kimse de Cennete giremez.” [Deylemî]

SADAKA VERİRKEN DİKKAT EDİLECEK BAZI HUSÛSLAR

Sadaka verirken, akrabâyı görüp gözetmek daha sevâptır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Fakîre verilen sadaka bir sadaka iken, akrabâya verilen sadaka, hem sadaka, hem de sıla-i rahim olmak üzere iki sadakadır.” [Nesâî]

“En fazîletli sadaka, kin güden yakınına verilendir.” [Taberânî]

“Sıla-i rahim için verme kapısını açan, bolluğa kavuşur.” [İmâm Ahmed]

Sadakayı, isteyen dilencilere değil, muhtâç olup isteyemeyen fakîrlere vermek gerekir. İsteyici olan da, hiçbir zaman sıkıntıdan kurtulamaz. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “İsteyici, darlığa düşer.” [İmâm Ahmed]

“Dünyâyı âhirete tercîh edenin sıkıntısı hiç eksilmez, ihtiyâçtan kurtulamaz, doymak bilmeyen bir hırsa kapılır.” [Taberânî]

Peygamber Efendimiz, yemîn ederek, “İsteyene verdiğim sadaka ateş olur” buyurunca, Hazret-i Ömer, “Yâ Resûlallah, öyleyse niçin veriyorsunuz?” diye sordu; cevâbında “Ben, cimrilik yapamam” buyurdu. (Ebû Ya’lâ)

Sadakayı, riyâ korkusu varsa, gizli vermelidir. Peygamber Efendimize, “Ya Resûlallah! Hangi sadaka daha fazîletlidir?” diye sorulunca, “Az mâldan gizli verilen sadaka” buyurup, “Eğer sadakayı açık verirseniz güzel olur; gizli verirseniz, sizin için daha hayırlıdır” meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. (Taberânî)

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Gizli sadaka, Rabbin gadabını söndürür.” [İbn-i Asâkir]

YEMEK YEDİRME VE İHSÂN

Her devirde, her yerde yemek vermek çok iyidir. Dünyâda hiçbir iş, cömertlikten ve yemek vermekten daha iyi değildir. Hadîs-i şerîflerde, “Allahü teâlâ, cömerde cömert davranır”, “Cömerdin îmânı kuvvetlidir” ve “En kıymetli amel, bir mü’mini, yemek yedirmek veya başka bir ihtiyâcını görmek sûretiyle sevindirmektir” buyurulmuştur.

Bir kimsenin ni’meti varsa ve başkalarına dağıtıyorsa, o kişi sultân olmasa da, halk ona saygı duyar. Dünyâda ad kazanmış ve kazanmakta olan herkes, bu şöhreti aş-ekmek, para-pul, mal-mülk vermekten elde etmişlerdir. Onun için, her gün yemek vermekte kusûr etmemek gerekir.

Allahü teâlâ, Hazret-i İbrâhîm’i, yemek vermesinden ve misâfir-perverliğinden dolayı övdü.

Hazret-i Alî, çok fazla parası olmadığı hâlde, birçok cömertlikler yaptı. Allahü teâlâ, onu [ve âilesini Kur’ân-ı kerîmde; Dehr (İnsân) sûresinde] övdü. Kıyâmete kadar onun cömertliğinden, mertliğinden, cesûrluğundan, söz edilecektir.

Hâtim-i Tâî de, [Resûlullah Efendimizin Peygamberliğine yetişemediği hâlde], cömertliği ve misâfir-severliği yüzünden, sahâbe-i kirâm ve diğer müslümânlar arasında övülmüş, cömertliği dillere destân olmuş, “Esha’l-Arab: Arapların en cömerdi” diye anılmıştır. Dünyâ durdukça, onun cömertliğinden de bahsedilecektir.

ŞEYTÂN, İNSÂNIN DÜŞMÂNIDIR

Şeytânın vesvesesine aldanmayıp Allahü teâlânın va’dine koşmalıdır. Şeytân, insânın düşmânıdır; onun mâlını hayra harcamasına mâni’ olmak ister. Şeytân, insana, ya mâlını isrâf ettirerek boşa gitmesini sağlar veya cimrilik ettirerek, hayra harcamaktan alıkoyar; onu “yoksul olursun, elin daralır” diye de korkutur. Onun için, malı, parayı, Allah yolunda harcamaktan korkmamalıdır. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki:

“Şeytân, mâlınızı hayra sarf ettirmemek için sizi yoksullukla korkutur, cimri olmanızı ister. Allah ise, [sadaka ve zekât verene, hayra sarfedene] mağfiret, lutuf, bolluk va’deder.” [Bakara, 268]

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “İblîs, en şiddetli adamlarını [militanlarını] mâlını hayra sarf edene musallat eder.” [Taberânî]

“Sadaka vermeye engel olana la’net olsun.” [İsfehânî]

MALI SARF EDERKEN ORTA YOL TUTMALI

Kendisini ve çoluk çocuğunu perîşân edecek kadar çok sarf etmek doğru değildir. Allahü teâlâ, cömert olan sâlih kimseleri överken buyuruyor ki: “Onlar, (mallarını) sarf ederken isrâf ve cimrilik etmezler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” [Furkân, 67] 

Hattâ mümkünse fakîr de, az da olsa sadaka vermelidir. Fakîrin az sadaka vermesi, zenginin çok sadaka vermesinden daha kıymetlidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Genç, sıhhatli, para yokken, fakîrliğe düşme korkusu içinde verilen sadaka, sevâp bakımından daha büyüktür.” [Müslim]