Hicrî-Kamerî Senenin Son Ayı Olan Zilhicce Ayına Dâir
15 Ekim 2012 Pazartesi günü, hem “Harâm aylar”ın, hem de “Hac ayları”nın ikincisi olan Zilka’de ayı bitmişti [o gün Zilka’de’nin 29’u idi]; 16 Ekim 2012 Salı günü ise, yine harâm ayların ve hac aylarının üçüncüsü olan Zil-hicce ayını idrâk etmiştik.
Bilindiği üzere,Kurban bayramının bulunduğu aya “Zi’l-hicce ayı” denir. Bu ay (Zi’l-hicce), hem “el-Eşhüru’l-hurum=Eşhür-i hurum” denilen “harâm aylar”dan, hem de “eşhüru’l-hac” denilen “hac ayları”ndandır.
[Aşağıda biraz daha genişçe üzerinde durulacağı üzere, Fecr sûresinde yemîn edilen 10 geceyi tefsîr eden âlimlerimizden bir kısmı “O on gece, Zilhiccenin ilk on gecesidir”, diğer bir kısmı “Muharrem ayının ilk on gecesidir”, diğer bir kısım âlim ise “Ramazân ayının son on gecesidir” şeklinde açıklamışlardır.]
Bilindiği gibi “Harâm Aylar” Recep, Zil-kâ’de, Zil-hicce ve Muharrem aylarıdır; “Hac Ayları” ise,Şevvâl ve Zilka’de ayları ile Zilhicce’den ilk on gündür.
Allahü teâlâ, bir âyet-i kerîmede (meâlen) buyurdu ki:
“Hac (ayları), bilinen aylardır [Şevvâl, Zilka’de ayları ile Zilhicce’den on gündür.] İşte kim o aylarda haccı, ihrâma girerek kendine farz yaparsa, artık hacda kadına yaklaşmak, günâh işlemek ve kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. Bir de (hac yâhut âhiret için) azık edinin, muhakkak ki azığın hayırlısı takvâdır ve ey aklı tâm olanlar, benden korkun.” (Bakara sûresi, 197)
Cenâb-ı Hak, diğer bir âyet-i kerîmede de (meâlen) buyurdu ki:
“Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin, o Beyt’i (Ka’be’yi) haccetmesi, insanlar üzerine Allahü teâlânın hakkıdır, farzdır.” (Âl-i İmrân sûresi, 97)
Esâs hac vakti, Arefe ve bayram günleri olmak üzere beş gündür. Nitekim, “Umre (ömre)” tarîf edilirken, “Hac zamânı olan beş gün ya’nî Arefe ve Kurbân bayramının dört günü dışında, istenildiği zaman ihrâma girilip Ka’be-i muazzamayı tavâf etmek ve Safâ ile Merve arasında sa’y etmek (yürümek), saçı kazımak veya kesmekten ibâret olan ibâdet” şeklinde bir ta’rîf yapılır.
[“Umre”ye “Hacc-ı asgar (küçük hac)” da denir. Umre, Hanefî ve Mâlikîlere göre sünnet-i müekkede(kuvvetli sünnet)dir. Şâfiîlere göre ömürde bir defâ farzdır. (Alâüddîn Haskefî, İbrâhîm Halebî). “Hacc-ı ekber” ise, farz olan hacdır. (Kuhistânî).]
İslâmın beşinci şartı olan “Hac” ibâdeti, hem bedenî, hem de mâlî bir ibâdettir. Hanefî mezhebine göre, gücü yeten müslümânlara, ömürlerinde bir defa olmak üzere, “hac” farz, “Umre” ise sünnet-i müekkede(kuvvetli sünnet)’dir.
Demek ki, Hanefi’de olduğu gibi, Mâlikî mezhebinde de “Umre”, gücü yeten müslümânlara, ömürlerinde bir kerre “müekked sünnet”tir. Fakat Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde, şartlarını taşıyanlara “Umre” de, hac gibi, ömürde bir kerre “farz”dır.
“HİCRÎ-ŞEMSΔ VE “HİCRÎ-KAMERΔ YILBAŞI
Peygamber Efendimiz Muhammed aleyhisselâm, 622 yılında Mekke-i mükerreme’den Medîne-i münevvere şehrine hicret eyledi. Pazartesiye rastlayan, Eylül ayının yirminci günü, Medîne’nin Kubâ köyüne geldi. Bu târih müslümânların “Hicrî-Şemsî yılbaşı” oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, “Hicrî-Kamerî yılbaşı” oldu.
1433 hicrî-kamerî senesinin son ayı, harâm ayların 3.sü, hac aylarının da 3.sü ve sonuncusu olan Zilhicce ayının neredeyse üçte ikisi geçti, yeni bir ayın ya’nî Muharrem-i harâm ayının ve yeni bir hicrî-kamerî senenin ya’nî 1434 senesinin başlamasına az kaldı.
Hicrî sene de mîlâdî ve rûmî târihler gibi, 12 ay esâsına dayanır ve Muharrem ayı ile başlar, Zilhicce ile sona erer. Ayların adları şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîul-evvel, Rebîul-âhir, Cemâzil-evvel, Cemâzil-âhir, Receb, Şa’bân, Ramazân, Şevvâl, Zil-ka’de, Zil-hicce.
Muharrem ayı, İslâm hicrî-kamerî senesinin birinci ayı ve Kur’ân-ı kerîmde kıymet verilen 4 harâm aydan biridir. Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümânların hicrî-kamerî yılbaşı gecesidir. İnşâallah Muharrem ayı girince, o aydan, hicrî yılbaşından ve hicrî-kamerî seneden bahsedeceğiz. Ama bugünkü makâlemizde birazcık Zilhicceden bahsedelim.
ZİLHİCCE AYI’NIN FAZİLETİ
Bunları bir mukaddime olarak belirttikten sonra, şimdi de bir nebze, “Zilhicce Ayı”nın fazîletinden bahsedelim.
Ebüd-derdâ (radıyallahü anh) buyurdu ki:
“Zilhicce ayının ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli, çok duâ ve istiğfâr etmelidir! Çünkü [Sevgili Peygamberimiz] Muhammed aleyhisselâm, “Bu 10 günün hayır ve bereketinden mahrûm kalana yazıklar olsun” buyurdu. Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutanın, ömrü bereketli olur, mâlı çoğalır, çoluk-çocuğu belâlardan muhâfaza olur, günâhları affolur, iyiliklerine kat kat sevâp verilir, ölürken kolay cân verir, kabri aydınlanır, mîzânda sevâbı ağır gelir ve Cennet’te yüksek derecelere kavuşur.” Bu sayılanlar, gerçekten çok büyük müjdelerdir.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Allah indinde, Zilhiccenin ilk 10 gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bu günlerde tesbîhi (Sübhânallah demeyi), tahmîdi (El-hamdü lillah demeyi), tekbîri (Allahü ekber demeyi) ve tehlîli (Lâ ilâhe illallah demeyi) çok yapın (bunları çok söyleyin).”
“Zilhicce ayının ilk 10 gecesi içinde yapılan her amele, 700 misli sevâp verilir.”
“Bu 10 günün hayrından mahrûm olanlara yazıklar olsun! Bilhassa 9. günü oruçla geçirmelidir! Onda o kadar çok hayır vardır ki, saymakla bitmez.”
“Allahü teâlâ, ibâdetler içinde, Zilhiccenin ilk 10 gününde yapılanları daha çok sever. Bu günlerde tutulan bir gün oruca, bir senelik [nâfile] oruç sevâbı verilir. Gecelerinde kılınan namaz, Kadir gecesinde kılınan namaz gibidir. Bu günlerde çok tesbîh, [tahmîd], tekbîr ve tehlîl okuyunuz!”
“Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya, bir gecesini ihyâ etmek de Kadir gecesini ihyâ etmeye bedeldir.”
“Bu günlerin her biri, fazîlette 1.000 güne, Arefe ise 10.000 güne eşittir.”
“Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutana, Allahü teâlâ, her günü için bir yıllık oruç sevâbı verir.”
“Zilhiccenin ilk 9 gününde oruç tutan, her günü için, helâl mâlından 100 köle âzât etmiş veya Allah yolundaki mücâhidlere 100 at vermiş veya Ka’be’ye kurbân için 100 deve göndermiş gibi sevâba kavuşur.”
ÜZERİNE YEMÎN EDİLEN ON GECE
Kur’ân-ı kerîmde Fecr sûresinin başında, “Fecre, on geceye… yemîn olsun” buyuruluyor. Bu on gece, hangi gecelerdir? İki hadîs-i şerîf meâli şöyledir:
“Fecr suresindeki on gün, kurbân ayının [Zilhiccenin] ilk on günüdür.” [Hâkim]
“Allah indinde, Zilhiccenin ilk on günündeki amellerden daha kıymetlisi yoktur.” [Tirmizî]
İbn-i Abbâs hazretlerine göre, yemîn edilen on geceden murât, Zilhiccenin ilk on gecesidir. O günler, hac amelleriyle iştiğâl günleridir. [Hâzin]
Bu on gece, Zilhicce ayının ilk on gecesidir. [Beydâvî, Celâleyn]
On geceden murat, Ramazân’ın son on gecesi veya Muharrem’in ilk on gününün geceleridir. [Medârik]
Müslümânlar, diğer mübârek gün ve gecelerde, bayram gün ve gecelerinde olduğu gibi, kendi yılbaşı geceleri ve günlerinde de birbirlerini ziyâret eder, hediye verir ve mektuplaşarak tebrîkleşirler. Yılbaşını mecmûa ve gazetelerle kutlarlar. Yeni yılın, birbirlerine ve bütün müslümânlara hayırlı ve bereketli olması için duâ ederler. Büyükleri, akrabâyı ve âlimleri ziyâret edip duâlarını alırlar. O gün, bayram gibi temiz giyinirler; fakîrlere sadaka verirler.
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Bu geceleri başka günlere almak, dîni değiştirmek olur. Allahü teâlâ, bu gecelerde yapılan duâ ve tevbeleri kabûlbuyuruyor.
Bu ve benzeri mübârek geceleri ihyâ etmeli ve saygı göstermelidir. Saygı göstermek, günâh işlememekle olur. Kur’ân-ı kerîmde bildirilen ve dînde kullanılan Arabî [Hicrî-Kamerî] ayların bir yılı, bir güneş yılından on gün kısadır. Bundan dolayı hicrî-kamerî aylar, hicrî-şemsî ve mîlâdî aylara göre, on gün önce gelmektedir. Bunun için müslümânların mübârek geceleri veya günleri, şemsî yıllara göre, her yıl on gün önce olur. Çünkü mübârek günler, güneş aylarına göre değil, kamerî aylara göre hesâb edilir; dînimiz böyle emretmektedir.
İslâmiyet’te, güneş yılının ayları içinde, sayılı mübârek bir gün yoktur. Doğum günü ve mübârek geceler, hicrî yıl ile kutlanır. Bütün ibâdetlerde ve dînî faâliyetlerde kamerî aylar esâs alınır. Hac, oruç, kurbân ve bayram günleri hep kamerî aylara göre tespit edilir. Haccı, Allahü teâlânın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, mîlâdî bir ayda, meselâ Ocak’ta yapmak; orucu, Ramazân’da değil de, Şubat’ta tutmak, dîni değiştirmek olur. Bütün mübârek geceler de kamerî aylara göre tesbît edilir.
[Öbür haftaki makâlemizde, inşâallah, bir nebze mübârek gecelerden bahsetmeyi arzû ediyoruz.]