Perşembe, Kasım 21, 2024
Gazete Makaleleri

Hazret-İ Peygamber’in Varislerinin Hizmetleri

Makalemizin hemen başında, kendi insanımızın dini, dili, vatanı, coğrafyası, tarihi, ilmi, irfanı, edebiyatı, zevk ve güzel ahlakına ağırlık verilmesini, bunları yeni nesillerimize, çocuklarımıza ve torunlarımıza aktarmak mecburiyetinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.

Okuyuculara doğruları öğreten, onları şaşırtmayan ve yanıltmayan, genel kültürlerini arttıran kitap, dergi, gazete, ansiklopedi, CD ve DVD’lere, velhasıl  doğru ilmi eserlere, her ülkede, her zamanda ve hele günümüzde büyük ihtiyaç olduğunda şek ve şüphe yoktur. Milli kültürümüzü yüceltecek bilgileri ihtiva eden kaynakların yayınlanması, onlardan nakiller yapılması, milletimizin ve memleketimizin istikbali açısından çok önemlidir.

Şüphesiz ki, Sahabe-i Kiram ve Tâbiîn devrinden başlayarak geniş İslâm dünyâsı içinde birçok alim ve  veli gelip geçmiştir. Bu büyük alim ve  velîler, kendi asırlarında olduğu gibi, zamanlarından sonra da dâimâ sevilen ve sayılan, nasihat ve tavsiyelerinden istifade edilen, hayatları örnek alınan kimseler olmuşlardır.

Son Peygamber Hazret-i Muhammed aleyhisselam’ın âhirete intikalinden sonra, her memlekette ve her devirde ona tam tâbi olan âlim ve velî zâtlar bulunmuş ve bunlar da onun vârisleri olarak insanların din ve dünyâ saâdetine ulaşmaları için çalışmışlardır. İslam ve Türk tarihi boyunca dünyaya hükmeden sultanlar, pâdişâhlar bile doğruyu onların vasıtasıyla bulmaya çalışmışlar, mânevî sultanların onlar olduklarını görmüşler, yine onların irşad ve nasîhatleri ile devlete, millete ve bütün insanlığa çok faydalı hizmetler yapmışlardır.

Bilindiği gibi, iyi insanların hayatları öğrenildikçe, iyilerin adedi artacaktır. Mâzîsini, büyüklerini tanıyamayan çocuklar, gençler ve olgunlar, büyüklüklere tâlip olamazlar. İnsanların çeşitli buhrânlara, rûhî sıkıntılara maruz kaldıkları asrımızda, büyük insanların yaşayış tarzları, tavsiye ve nasîhatleri, hâl ve hareketlerini öğrenmek, hem ibret almaya, hem de  uyanmaya sebep olacaktır.

Asr-ı Saâdet’ten sonra, târih boyunca insanlığa  huzurlu devirler yaşatmış olan Emevîler, Abbâsîler, Karahanlılar, Gazneliler, Timuroğulları, Bâbürlüler, Selçuklular,  Osmanlılar ve daha birçok İslâm devletinin sultanları, hep bu büyüklerin rehberliğinde insanlık alemine hizmet etmişlerdir.

Fakat şimdi insanlarımızı, özellikle müslümanları bekleyen önemli bir tehlike var. Başta Türkiye olmak üzere, Türk Cumhuriyetleri ve bütün İslam aleminde, ciddi manada misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır. Henüz Hıristiyanlığı kabul etmemiş olan ülkelerde, çeşitli faaliyetler halinde yürütülen Hıristiyanlık propagandasının her türüne “misyonerlik”, bu işlerden herhangi birini yapan kişiye de “misyoner” denir. Misyonerlerin çok değişik metodları varsa da, bugün ana hatlarıyla, başta İnciller olmak üzere çeşitli kitap ve broşürlerin, audio ve video kasetlerin, CD’lerin dağıtılması, dil kursları, radyo, televizyon ve internet aracılığıyla muhtelif yayınların yapılması şekliyle sürmektedir. Ayrıca bizim ülkemizde, büyük şehirler başta olmak üzere, muhtelif vilayetlerde kurdukları yayınevleri ve açtıkları “kilise-ev”lerindeki propagandalarıyla da devam etmektedir.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılınca, tek kutuplu kalan dünyada hakim olan Hıristiyanlar, bugün için zayıf olan Müslümanlara zulmetmeye, ülkelerini işgal etmeye başladılar. Ayrıca çeşitli hilelerle  Müslümanları dinlerinden döndürmek için çok kesif çalışmalara başladılar. Halbuki Müslümanlarla hıristiyanların elele vererek çalışabilecekleri birçok saha vardır. Mesela uyuşturucu, alkolizm, fuhuş, rüşvet, dolandırıcılık, terör, zulüm, her çeşit ahlaksızlık, ateizm, işsizlik, fakirlik gibi  birçok konuda iş ve güç birliği yapabilirler, bunlara karşı beraber mücadele verebilirler. Ama maalesef durum böyle değil. Medyada zaman zaman misyonerlerin menfi faaliyetlerine dair muhtelif yazılar, konuşmalar ve açıklamalar  yer almaktadır. Bunun yanında, daha ziyade Hıristiyanların lehine olan “DİYALOG”la ilgili çalışmalar da göze çarpmaktadır. Biz, bu vesile ile ifade edelim ki, asla ve kat’a “dinler veya medeniyetler çatışması”ndan yana değiliz. Modern dünyada harbe taraftar olan hiçbir aklı başında kimse yoktur. Çünkü tarihte Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında cereyan eden “HAÇLI SEFERLERİ” milyonların ölümüne, mamur ülkelerin harap olmasına sebep olmuştur.  Tarihen sabittir ki, Haçlı Seferlerini maalesef Hıristiyanlar, hem de onların din adamları olan Papalar başlatmıştır.

Makalemizin sonunda belirtelim ki, dost-düşman herkesçe bilindiği gibi, başta Sevgili Peygamberimiz, bilahare 2. Halife Hazret-i Ömer tarafından Ehl-i Kitaba verilen ahid-nameler olmak üzere, Osmanlılar döneminde ise, 29 Mayıs’ta İstanbul’u fethinin 550. yıldönümünü kutladığımız Fatih Sultan Mehmed Han gibi zevatın Hıristiyanlara verdikleri eman-nameler, Müslümanların diğer din mensuplarına olan müsamahasını, hoşgörüsünü ortaya koymaktadır. Tarih boyunca gelmiş-geçmiş İslam devletleri zamanında Hıristiyanların, hainlik yapmadıkları müddetçe, Müslümanların içinde nasıl rahat yaşadıkları çok açık bir şekilde ortadadır. Şimdi biz bütün Hıristiyanları ve tüm insanları insafa davet ediyoruz.