“Ehl-İ Beyt”İ Sevmenin Önemi
Dünkü makalemizde de ifâde ettiğimiz gibi, İslâm âlimleri, Ehl-i Beyt sevgisini, son nefeste îmân ile gitmek için şart görmüşlerdir. Ehl-i Beyti sevmek her mümine farzdır. Bunlarda Resûlullah’ın zerreleri vardır. Onlara kıymet vermek, saygı göstermek her müslümanın vazîfesidir. Dün bazı hadis-i şeriflerden bahsetmiştik.
İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin şu sözünü de nakletmiştik: “Ey Ehl-i Beyt-i Resûl! Sizi sevmeyi, Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde emrediyor. Namazlarında size duâ etmeyenlerin, namazlarının kabul olmaması kıymetinizi, yüksek derecenizi gösteriyor. Şerefiniz ne kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde sizleri selâmlıyor.”
Yine bu konuyla ilgili, büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî’nin (rahmetullahi aleyh) bir sözünü de nakletmiştik.
Birisi bir iyilik yapınca, ona teşekkür etmek insanlık icabıdır. Bu iyilik ne kadar fazla olursa, ne kadar kıymetli olursa, teşekkür de o oranda artar. Bize en büyük iyiliği, Ehl-i Beyt ve Eshâb-ı kirâm yapmışlardır. Çünkü dünya ve âhıret saâdetinin yolunu gösteren İslâmiyet, onlar vâsıtasıyle bizlere gelmiştir. Bunun için bunlara ne kadar teşekkür etsek, duâ etsek yine de azdır.
Ayrıca bunları sevmek, saygıda, hürmette kusur etmemek, Peygamber efendimizin emridir. Çünkü, Efendimiz, “Eshâbımı, zevcelerimi ve Ehl-i Beyt’imi seven ve onlara dil uzatmayan, Cennet’te benimle beraber olur”, “Ehl-i Beyt’im, Nuh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyen boğulur” buyuruyor.
Peygamberimiz, Eshâb-ı kirâmı yıldızlara benzetti. Yıldıza uyan, yolu bulur. Ehl-i Beyt’i de, gemiye benzetti. Çünkü gemide olanın, yıldıza göre yol alması lâzımdır. Yıldızlara göre yürümezse, gemi sâhile kavuşamaz. Görülüyor ki, boğulmamak için, hem gemi, hem yıldız lâzım olduğu gibi, Eshâb-ı kirâmın hepsini ve Ehl-i Beyt’in hepsini sevmek, saymak lâzımdır. Birini sevmemek, hepsini sevmemek olur. Çünkü, insanların en iyisinin sohbeti ile şereflenmek fazileti, hepsinde vardır. Sohbetin fazileti ise, bütün faziletlerin üstündedir.
Peygamber Efendimizi sevenin, O’nun Ehl-i Beyt’ini (Âile efrâdını, çocuklarını, torunlarını) ve Eshâbını, yani arkadaşlarını da sevmesi lazımdır. Efendimiz, “Onları sevenler, beni sevdikleri için severler. Onlara düşmanlık edenler, bana düşman oldukları için ederler” buyurdu.
Allahü teâlâ, Eshâb-ı kirâmdan râzı olduğunu, onları sevdiğini Kur’ân-ı kerimde bildiriyor. Allahü teâlânın sıfatları ebedidir, sonsuzdur. Bu bakımdan Eshâb-ı kirâmdan râzı olması da sonsuzdur. Münâfıklardan birkaçının, imânsızlıklarını sonradan açıklamaları, Eshâb-ı kirâmın sonradan mürted olması demek değildir. Peygamberimiz, kendisini sevmekle Eshâbını sevmeyi bir tutmaktadır:
“Eshâbıma dil uzatmakta, Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra onları kötü niyetlerinize hedef tutmayınız! Nefsinize uyup, kin bağlamayınız! Onları sevenler, beni sevdikleri için severler. Onları sevmeyenler, beni sevmedikleri için sevmezler. Onlara el ile, dil ile eziyet edenler, onları gücendirenler, Allahü teâlâya eziyet etmiş olurlar ki, bunun da muâhezesi, ibret cezâsı gecikmez, verilir” buyurmuştur.
Efendimiz lanet etmeyi sevmezdi, çok az kimseyi lanetlemiştir. Bunlardan biri de Eshâbına kötü söz söyleyenlerdir: “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti, Eshâbıma kötü söz söyleyenin üzerine olsun!” buyurdu.
Eshâb-ı kirâmın hepsi âdil, sâlih, evliyâ, âlim, müctehid, seçilmiş insanlardı. Bunların üstünlüğünü Resulullah efendimiz şu sözleri ile ifade etmektedir: “Allahü teâlâ, bütün insanlar arasından beni seçti. Bütün üstünlükleri ve iyilikleri ihsân eyledi ve benim için eshâb ayırdı, seçti. Eshâbım arasından benim için akrabâ ve yardımcılar seçip ayırdı. Bir kimse, benim için, benim Peygamberliğim için, bunları sever ve sayarsa, Allahü teâlâ da, onu Cehennemden muhâfaza eder. Bir kimse, benim hatırımı düşünmiyerek, Eshâbımı sevmez, onlara dil uzatır, incitirse, Allahü teâlâ da, onu Cehennem azâbı ile yakar, sızlatır.”
İstisnâsız, bütün Ehl-i Beyti ve Eshâb-ı kirâmı sevmek, âhırette kurtuluş vesilesidir. Nitekim Efendimiz, “Kıyâmette, insanların hepsinin kurtulma ümidi vardır. Eshabıma söğenler bunlardan müstesnadır. Sırat köprüsünden ayakları kaymadan geçenler, Ehl-i beytimi ve Eshabımı çok sevenlerdir.” buyurdu. Cenab-ı Hak bizleri bu sevgiden mahrum bırakmasın!..