Aşûre Gecesi ve Gününün (10 Muharremin) Fazîleti
Mübârek geceleri, hicrî-kamerî sene içerisindeki sırasına göre topluca zikredecek olursak, en başta 1- Muharrem gecesi gelmektedir. Sonra 2- Aşûre gecesi, sonra da 3- Mevlid gecesi gelmektedir. Bunlardan sonra, 4- Regâib gecesi, 5- Mi’râc gecesi, 6- Berât gecesi, 7- Kadir gecesi, 8-Ramazân bayramı gecesi, 9-Arefe gecesi ve nihâyet 10-Kurbân bayramı gecesi gelmektedir.
Yukarıdaki on geceden, “Mevlid Gecesi”, “Regâib Gecesi”, “Mi’râc Gecesi” ve “Berât Gecesi”ne “Kandil” geceleri denir.
Yukarıda bildirilen on geceden başka, Fıtr [Ramazân] bayramının diğer geceleri, Zil-hicce ayının ilk on gecesi, Muharrem ayının ilk on gecesi ve her Cum’a ve Pazartesi geceleri de mübârektir.
Şürunbilâlî (rahmetullahi teâlâ aleyh), “İmdâdü’l-fettâh” kitâbında, bu gecelerin fazîletlerini uzun yazmıştır.
Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Önceki günün öğle namazı vaktinden, o gecenin fecrine kadar olan zamandır. Yalnız, Arefe ve üç kurban günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu günleri ta’kîb eden gecelerdir. Bu geceleri ihyâ etmeli, ya’nî kazâ namazları kılmalı, Kur’ân-ı kerîm okumalı, duâ, tevbe etmeli, sadaka vermeli, müslümânları sevindirmeli, bunların sevâblarını ölülere de göndermelidir.
“Rıyâdu’n-nâsıhîn” kitâbının 172. sahîfesinde buyuruluyor ki:
“İmâm-ı Nevevî, “Ezkâr” kitâbında diyor ki: “Gecenin oniki kısmından bir kısmını [bir sâat kadar] ihyâ etmek, bütün geceyi ihyâ etmek olur. Yaz ve kış geceleri için hep böyledir.” İmâm-ı Nevevî, Şâfi’î mezhebinde bir müctehiddir. Hanefîlerin de, geceleri böyle ihyâ etmeleri uygun olur.”
[İbn-i Âbidîn, kitâbının I. cildinin, 461. ve III. cildinin 289. sahîfelerinde bu konuda bilgi vermiştir.]
“Hakâyık-ı manzûme”’de deniliyor ki: “Fıkh kitâblarında sâat demek, bir mikdâr zaman demekdir.”
AŞÛRE GECESİ
Aşûre Gecesi, Muharrem ayının onuncu gecesidir. Muharrem ayı, Kur’ân-ı kerîmde kıymet verilen dört aydan biridir. Aşûre gecesi ise, bu ayın en kıymetli gecesidir.
Allahü teâlâ, birçok duâyı Aşûre günü kabûl buyurmuştur. Şöyle ki:
Âdem aleyhisselâmın tevbesinin kabûl olması,
Nûh aleyhisselâmın gemisinin tûfândan kurtulması,
Yûnüs aleyhisselâmın balığın karnından çıkması,
İbrâhîm aleyhisselâmın Nemrûdun ateşinde yanmaması,
İdrîs aleyhisselâmın diri olarak göğe çıkarılması,
Ya’kûb aleyhisselâmın, oğlu Yûsüf aleyhisselâma kavuşması ve gözlerindeki perdenin kalkması,
Yûsüf aleyhisselâmın kuyudan çıkması,
Eyyûb aleyhisselâmın hastalıkdan kurtulması,
Mûsâ aleyhisselâmın Kızıldenizden geçip, Fir’avnın boğulması ve
Îsâ aleyhisselâmın vilâdeti ve yehûdîlerin öldürmesinden kurtulup diri olarak göğe çıkarılması hep Aşûre günü oldu.
Aşûre gününün fazîleti hakkında bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Allahü teâlâ, “Aşûre Günü”nü üstün kılmıştır. Allahü teâlâ, gökleri, yeri, dağları, denizleri, yıldızları, Arş’ı ve melekleri, Âdem aleyhisselâmı “Aşûre Günü” yarattı.
İbrâhîm aleyhisselâmın dünyâya gelişi ve Nemrud’un ateşinden kurtuluşu, Aşûre Günü oldu. İbrâhîm aleyhisselâma, oğlunun yerine kesmek için, büyük koç bugün ihsân edildi.
Fir’avun’un boğuluşu, Îsâ aleyhisselâmın göğe kaldırılışı, Eyyûb aleyhisselâmın belâdan kurtuluşu, Aşûre gününde olmuştur.”
Diğer bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Aşûre günü Nûh aleyhisselâmın gemisi, Cûdî dağına indirildi. O gün Nûh ve yanındakiler, Allahü teâlâya şükür için oruçlu idiler. Hayvânlar da hiç bir şey yememişti. Allahü teâlâ, denizi, Benî İsrâîl için, Aşûre günü yardı. Yine Aşûre günü Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmın ve Yûnus aleyhisselâmın kavminin tevbesini kabûl etti. İbrâhîm aleyhisselâm da o gün doğdu.” [Taberânî]
Cuma, bayram ve kandil geceleri ve günleri, Müslümânların mübârek gece ve günleridir. Bu mübârek gece ve günlere kıymet veren Allahü teâlâdır. Bazı gece ve günleri kıymetli yaratan Allahü teâlâya, bu gece ve günleri diğer gece ve günlerden niye ayırdı denemez. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gece ve günlere kıymet vermiş, bu gece ve günlerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibâdet yapmaları, duâ ve tevbe etmeleri için bu gece ve günleri sebep kılmıştır.
AŞÛRE GECESİ VE GÜNÜNDE YAPILACAK İŞLER
Muharrem ayının onuncu gecesi, “Aşûre Gecesi”, onuncu günü de “Aşûre günü”dür. Aşûre gecesi ve gününde yapılacak işler vardır.
- Şihâbüddîn-i Sühreverdî (kuddise sirruh),hadîs-i şerîfte Muharrem ayının ilk günü, 3 defa okunması tavsiye edilen ve okuyanın gelecek Muharrem ayına kadar bütün belâlardan emîn kılınmasına sebep olan duâyı, aşûre günü de okumayı tavsıye ediyor. Aşûre Günü [Muharremin 10. günü] bu duâyı, 3 defa okuyanın, ölümden de emîn olacağı bildiriliyor.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
“Bir kimse, Muharrem ayının ilk günü, aşağıdaki duâyı 3 defa okursa, Allahü teâlâ o kimseyi, gelecek Muharrem ayına kadar bütün belâlardan emin kılar:
Elhamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn. Ves-salâtü ves-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.
Allahümme ente’l-ebediyyü’l-kadîm, el-hayyü’l-kerîm, el-hannân, el-mennân. Hâzihî senetün cedîdetün. Es’elüke fîhe’l-ısmete mineş-şeytânir-racîm, vel-avne alâ hâzihin-nefsi’l-emmâreti bis-sûi ve’l-iştiğâle bimâ yukarribünî ileyke, yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm, bi-rahmetike yâ erhamer-râhimîn. Ve sallallâhu ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecmaîn.”
“Ey Allahım! Sen Ebedî ve Kadîm’sin. Hayy ve Kerîm’sin. Hannân ve Mennân’sın. İşte bu yeni senedir; ben bu senede, Senden, şeytân [ve dostların]dan korunmayı, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı yardım ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgûl olmayı isterim. Ey celâl ve ikrâm Sâhibi, ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmetinle kabûl eyle” derse; şeytân: “Biz bu kişiden ümîdi kestik” der ve Allah ona, kendisini sene boyunca koruyacak iki Melek görevlendirir. [Nüzhetü’l-mecâlis, I, 156]
2- “Aşûre günü”gusletmeli. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü gusleden mü’min, günâhlardan temizlenir” [Şir’atül-İslâm]buyuruldu. [Tabîî ki bu sevâplar, namaz kılan ve harâmlardan kaçan mü’minler içindir. Bunlara riâyet etmeyen kimseler, Aşûre günü, bir değil, defalarca gusletseler, günâhları affolmaz.]
3- Aşûre günü oruç tutmak sünnettir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Aşûre günü oruç tutanın, bir yıllık günahları affolur.” [Müslim, Tirmizî, İ. Ahmed, Taberânî]
“Aşûre günü oruç tutan, o yıl tutamadığı [nâfile] oruçlarının sevâbına kavuşur.” [Deylemî]
“Aşûre günü, bir gün önce, bir gün sonra da tutarak Yahûdîlere muhâlefet edin.” [İ. Ahmed]
“Aşûrenin fazîletinden faydalanın! Bu mübârek günde oruç tutan, melekler, peygamberler, şehîdler ve sâlihlerin ibâdetleri kadar sevâba kavuşur.” [Şir’atül-İslâm]
[Yalnız Aşûre günü oruç tutmak mekrûhtur. Bir gün öncesi [9. ile 10. Günü] veya bir gün sonrası ile [10. ile 11. günü] tutmalı!
Öteden beri Kureyş de, Resûlullah da Aşûre günü oruç tutardı. Peygamberimiz, Medîne’ye gelince de, yine o gün oruç tuttu ve tutulmasını da emretti. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî)
Medîne’de Aşûre günü oruç tutan Peygamber efendimiz, Yahûdîlerin de oruç tuttuklarını gördü. Onlara, “Niye oruç tutuyorsunuz?” diye sordu. Onlar da, “O gün, Allah’ın, İsrâîl oğullarını düşmânlarından kurtardığı bir gündür. Hazret-i Mûsâ, bu günde oruç tuttuğu için, biz de oruç tutuyoruz” dediler. Resûlullah efendimiz de, Müslümânların bugün oruç tutmalarının sebebini anlatmak için, “Ben, Mûsâ aleyhisselâma sizden daha lâyıkım” buyurdu. (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd)
Yine hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Ramazân-ı şerîf ayındaki oruçlardan sonra, en fazîletli oruç, Muharrem ayının orucudur. Farz namazlardan sonra en fazîletli namaz gece namazıdır.”
“Muharrem ayında bir gün oruç tutana, bugüne karşılık otuz gün oruç sevâbı yazılır.”
“Aşûre günü oruç tutun! Çoluk çocuğunuza iyilik yapın! Bir kimse, Aşûre günü çoluk çocuğuna iyilik yapıp, sevindirse, Allahü teâlâ, ona senenin diğer günlerini iyi eder.”
“Aşûre gecesi oruçlu bir mü’mine iftâr verene, Allahü teâlâ katında bütün ümmet-i Muhammed’e iftâr vermiş, karınlarını doyurmuş gibi sevâb yazılır.”
Peygamber efendimiz bir gün öğleye doğru buyurdu ki:
“Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşûre günüdür.” [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd]
Peygamber efendimiz, bugün bir hurmayı mübârek ağzında ıslatıp çocukların ağızlarına verirdi. Çocuklar, Resûlullahın mu’cizesi olarak akşama kadar bir şey yiyip-içmezlerdi.
Bugün bazı hayvânların bile bir şey yemediği bildirilmiştir. Bir avcı, Aşûre günü, bir geyik yakaladı. Geyik, yavrularını emzirip akşamdan sonra dönmek üzere, avcının izin vermesi için, Resûlullah efendimizden, şefâat istedi. Avcı, geyiğin akşama kalmadan hemen gelmesini isteyince, geyik, “Bugün Aşûre günüdür. Bugünün hürmetine yavrularımızı emzirmeyiz. Onun için akşamdan sonra gelmek için izin istedim” dedi. Bunu duyan avcı, geyiği, Resûlullaha hediye etti. O da, geyiği serbest bıraktı.
4- Aşûre günü sıla-i rahim yapmalı. Ya’nî akrabâyı ziyâret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı. Hadîs-i şerîfte, “Sıla-i rahmi terk eden, Aşûre günü akrabâsını ziyâret ederse, Yahyâ ve İsâ’nın sevâbı kadar ecre kavuşur” buyuruldu. [Şir’atül-İslâm]
5- Aşûre günü ilim öğrenmeli. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâ zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer” [Şir’atül-İslâm] buyuruldu. Bu gece ilim olarak, Ehl-i sünnet i’tikâdına uygun yazılmış İlmihâl kitaplarını okumalıdır. Ayrıca Kur’ân-ı kerîm okumalı, kazâsı olan kazâ namazı kılmalı.
6- Sadaka vermek sünnettir, ibâdettir. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü, zerre kadar sadaka veren, Uhud dağı kadar sevâba kavuşur” buyuruldu. [Şir’atül-İslâm]
Nûh (aleyhisselâm) gemide aşûre tatlısı pişirdiği için müslümânların Muharremin onuncu günü aşûre pişirmeleri ibâdet olmaz. Muhammed (aleyhisselâm) ve Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm ecma’în) böyle yapmadılar. Bugün aşûre pişirmeği ibâdet sanmak, bid’attir, günâhtır. Muhammed aleyhisselâmın yaptığı veyâ emr ettiği şeyleri yapmak ibâdet olur. Dîn kitâblarının yazmadığı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirmediği şeyleri yapmak, sevâb olmaz, günâh olur. O gün, herhangi bir tatlı yapmak, tanıdıklara ziyâfet, fakîrlere sadaka vermek sünnettir, ibâdettir.
Aşûrenin bugüne mahsûs ibâdet olmadığını bilerek, bugün veya Muharremin diğer bir gününde, Aşûre veya başka bir tatlı yapmak günâh olmaz, sevâp olur. Ama “Bugün Aşûre” diye ibâdet niyetiyle Aşûre pişirmek günâhtır. Bu inceliği iyi anlamalıdır. Tedâvî niyetiyle sürme çeken bugün de sürmelenebilir. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü ismidle sürmelenen, göz ağrısı görmez” (Hâkim) buyuruldu.
7- Aşûre günü çok selâm vermeli. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü, on müslümâna selâm veren, bütün müslümânlara selâm vermiş gibi sevâba kavuşur” buyuruldu. [Şir’atül-İslâm]
8- Bu günde, çoluk-çocuğunu sevindirmeli. Hadîs-i şerîfte, “Aşûre günü, âile efrâdının nafakasını geniş tutanın, bütün yıl nafakası geniş olur” (Beyhekî) ve “Aşûre günü bir yetîmin başını okşayan kimseyi, Allahü teâlâ, yetîmin saçının her kılı için Cennette bir derece yükseltir” buyuruldu.
Hazret-i Hüseyin (radıyallahü anh) efendimiz, maalesef, 10 Muharremde, 72 kişilik maiyetiyle birlikte şehîd edildi. Sevgili Peygamberimizin mübârek torunu, o yüce imâmın şehîd edilmesi, elbette bütün müslümânlar için büyük musîbet ve üzüntüdür. Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali ve Hazret-i Hamza’nın şehid edilmeleri de, böyle büyük musîbet ve üzüntüdür. Fakat, Peygamber efendimiz, çok sevdiği amcası Hazret-i Hamza’nın şehid edildiği günün yıldönümlerinde mâtem [yas] tutmadı. Mâtem tutmayı da emretmedi. Mâtem yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber efendimizin ölümü için mâtem tutulurdu. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Mâtem tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyâmette şiddetli azâp görür.” [Müslim]
“İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler [sürükleyebilir]. Birincisi, birinin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için mâtem tutmaktır.” [Müslim]