Pazar, Kasım 17, 2024
Gazete Makaleleri

Arkadaşlık Yaparken

Takdir edip sevdiğimiz arkadaşa, onu sevdiğimizi hâl ve hareketlerle bildirmemiz, dil ile de söylememiz gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Arkadaşını seven, onun yanına gidip “Seni Allah rızası için seviyorum” desin!) [İ.Ahmed]

Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı verme! Ona buna arkadaşının halini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep olabilir.) [Ebu Nuaym]

Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen kul da, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında çalışır.) [Deylemi]

Kötüler anıldığı zaman lanet yağar. Kötü arkadaş ile gezmek bile çok zararlıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Kötü arkadaş, demirci körüğü gibidir. Üflenildiği zaman ateş kıvılcımları seni yakmazsa, kokusu seni rahatsız eder.) [Buhari]

Pis koku, farkında olmayarak elbiseye siner. Kötünün kötülüğü de farkında olmayarak kolaylıkla insanın kalbine girer. İyilerle gezmek bile bir nimettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İyi arkadaş güzel koku satan gibidir. Sana koku sürmese bile, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.) [Müslim]

İyi insanlarla gezmek ve iyilerden bahsetmek de nimettir. Çünkü hadis-i şerifte, (Salihler, iyiler anıldığı zaman rahmet nazil olur) buyuruldu. Rahmet, Cennete girmek ve Allaha kavuşmaktır. Salihler, iyiler anılınca, bu rahmetin sebebine kavuşulmuş olur. Salihlere uyma isteği başlar. Salihlere uyan da Cennete girer. (Kötünün bana ne zararı dokunur?) demek çok yanlıştır. Çürük bir meyve bütün meyvelerin çürümesine sebep olur.

İyiliği tavsiye ederken

Kendisi iyi olmayan bir kimse, başkalarının iyi olmalarını tavsiye edebilir mi? Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:

(İnsanlara iyiliği emredip de kendinizi unutur  musunuz?) [Bekara 44]

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:

(İsra gecesinde, ateşten makaslarla dudakları kesilen bir kavme uğradım. Kim olduklarını sordum. “Biz iyiliği emrettiğimiz halde kendimiz yapmayan, ötülüğü yasakladığımız halde kendimiz sakınmayan kimseleriz” dediler.) [İbni Hibban]

Bazıları, bu husustaki âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden hakkı tavsiyeyi ancak günahsız insanın yapabileceğini zannetmişlerdir. Doğru olmayan kimsenin başkasını doğrultmaya çalışmasının, salih olmayan kimsenin başkasını ıslah etmesinin doğru olmadığını sanmışlardır.

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Kendiniz tam yapamazsanız da iyiliği emredin! Kendiniz tam  sakınamazsanız da kötülükten sakındırın!) [İ.Gazali]

Demek ki iyiliği tavsiye etmek için günahsız olmak şart değildir. Sonra peygamberler hariç  günahsız kul bulmak kolay mıdır? Yukarıda bildirilen âyet-i kerime ve hadis-i şerif iyiliği emretmeyi ve  kötülüğü men etmeyi yasaklamıyor, iyiliği emredenken kendimizi unutmamamız bildirilmektedir.

Çünkü kötülüklerin tehlikesini bilen âlime yapılacak azap daha şiddetlidir.

Âlim günah işlerse, (bilmiyordum) diye bir mazeret ileri süremez. Fakat iyiliği tavsiye ettiği ve  kötülükten sakındırdığı için günaha girmez. Âlim, kendisi yapmazsa bile iyiliği bildirmesi  farzdır. Farzı yapan da ihlasına göre ecir kazanır.

Rahmet olan ayrılıklar 06.01.2002

Bazı kimseler, dinimizi bilmedikleri için, “Kur’an varken sünnete, Peygamberin açıklamalarına ihtiyaç yok diyorlar. Halbuki Allahü teâlâ buyurdu ki:

(Resule itaat, Allaha itaattir.) [Nisa 80]

(Resul ne emretmişse ona uyun!) [Haşr 7]

(İndirdiğim Kur’anı insanlara açıkla!) [Nahl 44]

Bazıları Kur’an ve hadis varken, alimlere, mezheplere uymak gerekmez diyorlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ümmetimin âlimlerinin farklı ictihadları, mezheplere ayrılması rahmettir.) [Nasr El-Makdısi, Beyheki]

(Kur’an-ı kerime uymak farzdır. Onda bulamazsanız, sünnetime, sünnetimde de bulamazsanız, Eshabımın sözüne uyun.) [Beyheki]

(Âlimlere tabi olun, onlar yol gösteren ışıktır.) [Deylemi]

(Alimler, peygamberlerin varisleridir.) [Tirmizi]

(Âlimler [ebedi saadet yolunu gösteren] birer kılavuzdur, rehberdir.) [İ.Neccar]

Resulullah, Kur’an-ı kerimde, kısa ve kapalı olarak bildirilenleri açıklamasaydı, Kur’an-ı kerim kapalı kalırdı. Hadis-i şerifler olmasaydı, namazların kaç rekat olduğu, nasıl kılınacağı, rükû ve secdede okunacak tesbihler, cenaze ve bayram namazlarının kılınış şekli, zekât nisabı, orucun, haccın farzları, hukuk bilgileri bilinmezdi. Yani hiç bir âlim, bunları Kur’an-ı kerimden bulup çıkaramazdı. Bunları Peygamber efendimiz açıklamıştır. Mezhep imamları, hadis-i şerifleri açıklamasaydı, sünnet kapalı kalırdı. Sünneti, müctehid âlimler açıklamış, böylece mezhepler meydana çıkmıştır. Her Müslüman, durumuna göre, kendisine kolay gelen mezhebi seçer. Allahü teâlâ dileseydi, Kur’an-ı kerimde her şeyi açıkça bildirirdi. Böylece, mezhepler ortaya çıkmazdı. Her yerde, tek bir nizam olur, Müslümanların halleri, yaşamaları güçleşirdi.

Bir Müslüman, kendi mezhebine göre ibadet yaparken, bir meşakkat hasıl olursa, başka bir mezhebe uyarak, bu işi kolayca yapar. Birkaç örnek verelim:

Şâfii’de, kadın eline dokunmak abdesti bozar, Hanefi ve Mâliki’de bozulmaz. Hacda bu iki mezhepten birisi taklit edilirse, abdest bozulmadan tavaf yapılır. Bu bir rahmettir

Bir kız, babası razı olmazsa, Şâfii’de evlenmek caiz olmaz. Babası razı olmadığı için bir kız, her bakımdan uygun temiz bir Şâfii gence kaçsa, babasının rızası olmadan evlenmesi mümkün değildir. O halde, Hanefi taklit edilerek evlenebilir. Bu da bir rahmettir.

Seferde iken, üç mezhepte iki namazı cem etmek, yani öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birleştirerek kılmak caizdir. Namazlarını kaçırma tehlikesi varsa, Hanefiler, bu 3 mezhepten birini taklit ederek iki namazı cem ederek kılabilir. Bu da bir rahmettir.

Müslüman kadının, gayrı müslim ve fâsık kadınların ve mürted amca ve dayının yanında açık durması üç mezhepte caiz değil, Hanbeli’de caizdir. İhtiyaç olunca, Müslüman bir kadın, Hanbeli’yi taklit ederek, onların yanında başını açabilir. Gusülde ağız ve burnu yıkamak Hanefi ve Hanbeli’de farz, Mâliki ve Şâfii’de farz değildir. İhtiyaç olunca diş dolgusu olan bir kimse, Mâliki veya Şâfii’yi taklit ederse, guslü sahih olur. Bu da bir rahmettir. Rahmete vesile olmak ve Müslümanlara bir hizmet olması için, ihtiyaç olan konularda dört mezhepteki farklı hükümleri herkese bildirmek gerekir. İhtiyaç yokken mezheplerin kolay gelen taraflarını taklit etmek telfik olur, caiz değildir, haramdır.